Paragraf testi, dil bilgisi ve okuma-anlama becerilerini test etmenin önemli bir yoludur. Bu test, TYT Türkçe, AYT Edebiyat ve KPSS Türkçe sınavlarına yönelik olarak hazırlanmış, anlam çıkarma, ana fikri bulma, metin çözümleme gibi becerileri ölçen sorulardan oluşmaktadır. Paragraflarda geçen fikirleri, detayları ve anlam ilişkilerini doğru bir şekilde analiz etmek, sınav başarıları için kritik öneme sahiptir. Bu test, sınavlar için pratik yaparak, okuduğunuz metni daha iyi kavrayabilmenize yardımcı olacaktır.

Paragraf Testi

  1. Nasrettin Hoca, dünyaca tanınmış bir halk filozofudur. Âdeta Türk halkının mizah anlayışının sembolü olmuş­ tur. Fıkralarında halk yaşamından kesitler sunmuş, güldürürken düşündürmüştür. Onun fıkralarını dinle­ yenler kendi hayatlarından izler bulmuş, hatalarının farkına varmışlardır. Bu durum toplumsal yaşama kat­kıda bulunmuştur. Fıkralarındaki kahramanlar; karısı, çocuğu, komşuları, mahalleli, sokaktaki dilenciler, hır­sızlar ve eşeğidir.
    Bu parçadan Nasrettin Hoca ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
    A) Ününün ulus düzeyinde kalmadığı
    B) Türk mizahıyla özdeşleştiği
    C) Fıkralarının sosyal fayda sağladığı
    D) Fıkralarında yer alan kahramanların kurgu ürünü olmadığı
    E) Fıkralarıyla insanları sadece güldürüp eğlendirmeyi amaçladığı
  2. Benim idealimdeki sanatçılar, birer ada gibidir. Bütün bilinirliklerine rağmen keşfedilmeyi bekleyen gizler saklayan bir ada: Rilke, Bachmann, Necatigil, Sezai Karakoç, Sabahattin Ali, Oğuz Atay, Salah Birsel… —–  Keşfedilmemiş yanlarım olsun, hiçbir okurun yolu geçmesin oradan. Hiçbir el değmesin düşüncemin, hayalimin o köşesine. O kuş uçmaz, kervan geçmez adadan yazdıklarım gidip bulsun binlerini bulacaksa. Onlar da desinler; biri var uzakta, belli belirsiz, varla yok arası, oradan yazıyor. Böyle konuşalım konuşacaksak arada bir mesafe bırakarak.
    Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
    A) Hepsinden yazın sanatı adına öğrendiğim şeyler mutlaka vardır.
    B) Oysa günümüzde genç sanatçılar kısa yoldan ta­nınmak istiyorlar.
    C) Ben de böyle olmak, böyle kalmak isterim.
    D) Herkesin bu sanatçıları kendi çabasıyla keşfetmesi gerekir.
    E) Aslında hiçbir ozan ya da yazar uzun süre kendisi­ ne ilgisiz kalınmasını istemez.
  3. (I) Gerçekçi yazınsal bir yapıt da nihayetinde kurgu­ lanmış bir metindir. (II) Dolayısıyla yaşananların sert gerçekliğini bu yapıtların olduğu gibi yansıtabilmesi mümkün değildir. (III) Ancak bu yapıtlar arasında ya­ şanmış olaylar üzerine temellendirilen ve yaşananları çok değiştirmeden anlatmayı başaran gerçekçi yapıt­lar da az değildir. (IV) Yazar, bu romanında, başkahraman Julien Sorel’in yaşadığı devirdeki Fransız toplumunu bütün ayrıntılarıyla gözler önüne sermek iste­miştir. (V) Romanın bir alt başlık olarak “1830 yıllarının tarihî olayları” ifadelerini taşıması yazarın amacının ta­mamıyla gerçekçi bir roman ortaya koymak istediğini kanıtlamaktadır zaten.
    Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra düşüncenin akışına göre “Söz gelişi Stendhal, “Kırmızı ve Siyah’ı gerçekten yaşanmış olan Berthet ve Laforgue olaylarından esinlenerek yazmıştır.” cümlesi getirilebilir?
    A) I.
    B) II.
    C) III.
    D) IV.
    E) V.
  4. Şairlerin şiirini yeniden ele alması, onda bazı değişiklik­ler yapması, edebiyatta tartışılagelen bir konudur. Ce­mal Süreya “Sözcükleri Değiştirmek” adlı yazısında Ok­ tay Rıfat’ın eski şiirlerindeki bazı sözcükleri değiştirme­sini eleştirir. Şairin bu çabasına olumlu bakmaz. Yaşar Nabi Nayır, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Talip Apaydın’da da benzer değiştirmeler gördüğünü belirtir. Yazara gö­re, bu durumun çeşitli sakıncaları vardır. Örneğin bir di­zede sözcük değiştirmek isteyen şairin, dizeyi yeniden kurması gerekebilir. —— Sanatçı şiirin, sonradan müdahale kabul etmeyen bu yapısını çok iyi bildiğinden, şiir­lerin olduğu gibi bırakılmasını savunur.
    Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden han­gisi getirilmelidir?
    A) Dolayısıyla şairler şiirlerinde istediği gibi değişiklik yapabilir.
    B) Oysa şiirin yapısı bırakın bir dizeyi bir sözcük bile değiştirmeye izin vermez.
    C) Bu, bazen şiiri bambaşka yapar, eskisinden güzel hale getirir.
    D) Şairler, okurlarını da düşünerek bazen şiirlerinin dilini sadeleştirme yoluna gitmelidir.
    E) Aslında hiçbir şiir bütünüyle tamamlanmadığından, onda her zaman değişiklik yapılabilir.
  5. İhtiyar, soğumaya yüz tutmuş çayından minik minik yudumlar alırken insan trafiği bugün daha da yoğun olan köy kahvesini tarıyordu gözleriyle. Onca simanın arasında az buçuk samimi olduğu, hiç değilse aya­ küstü merhabalaştığı binlerini bulsa şu masaya yalnız başına oturduğundan beri üzerine hayalet gibi çöken sıkıntıdan kurtulacaktı belki de. Ama böyle birileri gö­ züne çarpmadı. Kahve, şakırtılı ve telaşlı uğultusu, her zamanki koyu havası, masalardan bulut bulut yükse­len sigara dumanıyla tıpkı dağ başında sis altında kal­mış kasvetli bir kaleyi andırıyordu. Çıngıraklı dış kapı sürekli açılıp kapanıyor, dışarının soğuğu ve karlı kokusu kıpkırmızı yüzlerle içeri doluşuyor, dışarı çıkanla­rın boşalttığı ahşap masalar doluveriyordu.
    Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
    A) Yinelemeler
    B) Benzetmeler
    C) Eksiltili cümleler
    D) Betimleyici öğeler
    E) Farklı duyularla algılanabilen ayrıntılar
  6. Öykülerinin perakende bir anlayışla değil de toptan okunması gerektiğini düşünürüm ünlü yazarın. Öykü­lerini okuduğumda, hep eski bir ahşap konağın ya da büyük bir apartman dairesinin eşyasız bir odasında, yalnız başına ve derin bir sessizlik içinde yazdığını düşlerim onu. Sanırım, bir köy öğretmeni olarak Doğu Anadolu’ya atandığı sıralarda, pencereden karla kaplı bozkırı izlerken doyasıya tattığı ve iliklerine işlemiş olan, dingin bir sessizliktir bu. Bilmem ki insanı uçsuz bucaksız iklimlere alıp götüren bu öyküleri okuyup da sarsılmayan yürek var mıdır?
    Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
    A) Tanıklıklardan yararlanılmıştır.
    B) Devrik cümlelere yer verilmiştir.
    C) Sözde soru cümlesi vardır.
    D) Öznellik ağır basmaktadır.
    E) Nitelendirmelerden yararlanılmıştır.
  7. İnsana yönelik bakış açısının değişmeye başladığı Tanzimat Dönemi’nde, yeni türler ve yeni temaların etkisiyle bazı şair ve yazarların bir taraftan eski edebî ge­lenekten sapmaya başladıkları, diğer taraftan da tamamıyla yeni bir edebî gelenek oluşturma yolunda ilerledikleri görülür. Ancak 19. yüzyılda bu, eskiden kopma ve yeniye yönelme olgusu, Tanzimat ve Servet-i Fünûn Dönemi sanatçılarında farklı seviyelerde olmuştur. Sözgelimi bu iki dönem sanatçıları içinde Serveti Fünûncular, daha çok, Batı kültür dünyasından etkilenmiş, Tanzimatçılar ise Doğu kültüründen bes­lenmeye devam etmişlerdir.
    Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlere başvurulmuştur?
    A) Kanıtlamaya – kişileştirmeye
    B) Betimlemeye – öykülemeye
    C) Açıklamaya – karşılaştırmaya
    D) Kişileştirmeye – benzetmeye
    E) Karşılaştırmaya – tanımlamaya
  8. Ana dilimiz Türkçe, yeryüzünün en eski ve en geniş coğrafya parçasında konuşulan zengin bir kültür, bilim ve sanat dilidir. Bugün artık Türkçe, sadece Anadolu’da ve Balkanlarda değil, sadece Türkistan’da ve Sibirya’da değil; çalışmak amacıyla Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya giden vatandaşlarımız sayesinde dünyanın dört bucağında konuşuluyor. 1980’lerin ortalarında UNESCO, hazırladığı bir raporda Türkçenin konuşan kişi sayısı bakımından dünyanın beşinci bü­yük dili olduğunu açıklamış, yaklaşık on iki milyon kilometrekarelik bir alanda, birbirine uzak veya yakın lehçeleri ile konuşulduğunu belirtmişti.
    Bu parçanın bütününde Türkçe ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Başka ulusların dilleriyle etkileşim içinde olduğu
    B) Geniş bir alanda konuşulduğu
    C) Uluslararası göçlerden olumsuz etkilendiği
    D) Zengin bir sözcük dağarcığına sahip olduğu
    E) Geçmişinin çok eskilere dayandığı

 

 

Paragraf Testi CEVAP ANAHTARI : 1E 2C 3C 4B 5C 6A 7C 8B

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir