Bugün sizlere, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Cephesi hakkında detaylı bir şekilde bilgi vereceğim. KPSS Tarih konusu olan Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında gerçekleşmiş ve tarihe altın harflerle kazınmış bir savunma mücadelesidir. Bu savaş, sadece askeri açıdan değil, aynı zamanda ulusal bilinç ve bağımsızlık ruhunun da pekişmesine vesile olmuştur.
Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında gerçekleşen önemli bir cepheydi. Savaş, 1915-1916 yılları arasında Çanakkale Boğazı’nda karada ve denizde gerçekleşti. İtilaf Devletleri’nin amacı, Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak ve Rusya’ya denizden yardım ulaştırmak için Çanakkale Boğazı’nı geçmekti. Bu cephedeki en önemli olaylardan biri, 18 Mart 1915’teki deniz savaşıdır. Osmanlı savunması, Nusret Mayın Gemisi’nin kritik rol oynadığı mayın döşeme stratejisi sayesinde İtilaf güçlerinin büyük bir deniz filosunu durdurmayı başardı. Ardından, kara harekâtları başladı ve en önemlisi 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na yapılan çıkarma harekatıdır. Anzakların (Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu) da katıldığı kara savaşlarında Osmanlı askerleri, özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki savunma ile önemli bir direniş gösterdi. Çanakkale Cephesi’nin sonucunda İtilaf Devletleri başarısız oldu ve geri çekildi. Bu zafer, Osmanlı İmparatorluğu’na önemli bir moral kaynağı oldu ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusal kahraman olarak tanınmasına yol açtı. Çanakkale Savaşı, Türk tarihinde önemli bir yere sahiptir ve “Çanakkale Geçilmez” sloganıyla anılır.
Çanakkale Cephesi’ni anlamak için öncelikle dönemin dünya konjonktürüne göz atmamız gerekiyor. 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, hızla genişleyerek birçok ülkeyi etkisi altına almıştı. Osmanlı İmparatorluğu, Almanya’nın yanında savaşa katılırken, İtilaf Devletleri Rusya’ya ulaşmanın ve Osmanlı’yı savaştan çıkarmanın bir yolu olarak Çanakkale Boğazı’nı geçmeyi planlıyordu. Boğaz’ın geçilmesi, Rusya’ya yardım gönderilmesini kolaylaştıracak ve Osmanlı’nın güçsüzleştirilmesine katkı sağlayacaktı.
İtilaf Devletleri, 19 Şubat 1915’te deniz harekâtı ile Çanakkale Boğazı’na saldırı başlattılar. Ancak Osmanlı kuvvetleri, kıyıdaki tabyalar ve mayınlar sayesinde bu saldırıları püskürttü. 18 Mart 1915’te gerçekleştirilen büyük deniz harekâtında, Nusrat Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlar sayesinde İtilaf devletlerinin en güçlü gemileri batırıldı veya ağır hasar aldı. Bu başarısızlık, İtilaf Devletleri’ni kara harekâtına zorladı.
Kara savaşları 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na yapılan çıkarmayla başladı. İtilaf Devletleri, Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu (ANZAC) ve İngiliz birlikleriyle çeşitli noktalarda çıkarma yaptılar. Ancak, Mustafa Kemal’in liderliğindeki 19. Tümen, Arıburnu ve Conk Bayırı’nda gösterdiği direniş ile düşmanın ilerlemesini durdurdu. Mustafa Kemal’in “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” sözü, bu savaşın ve milletimizin direniş ruhunun simgesi olmuştur.
Seddülbahir, Arıburnu, Anafartalar ve Suvla Koyu’nda gerçekleşen şiddetli muharebeler sonucunda İtilaf Devletleri, büyük zayiatlar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar. 1916 yılında cephedeki harekâtlar sona erdi ve İtilaf kuvvetleri, Gelibolu Yarımadası’ndan tamamen çekildi.
Çanakkale Cephesi’nde kazanılan zafer, Osmanlı İmparatorluğu için moral ve prestij kazanımı sağlarken, Mustafa Kemal’in askeri liderlik yeteneklerinin de tanınmasına vesile oldu. Bu zafer, Türk milletinin bağımsızlık ve vatan sevgisiyle dolu direniş gücünü tüm dünyaya göstermiştir.
Çanakkale Cephesi sadece bir askeri başarı değil, aynı zamanda ulusal kimliğimizin ve bağımsızlık ruhumuzun şekillendiği bir kahramanlık destanıdır. Bu savaşta hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor ve onların mirasına sahip çıkmamız gerektiğini hatırlatmak istiyorum.