Merhaba sevgili öğrencilerim, bugün sizlere Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde önemli bir rol oynamış olan Şerif Hüseyin’den bahsedeceğim. KPSS Tarih konusu Şerif Hüseyin, Arap Yarımadası’nın tarihi ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yaşanan olaylar açısından oldukça önemli bir figürdür. Şimdi, bu konuyu daha detaylı bir şekilde ele alalım.
Şerif Hüseyin, tam adıyla Mekke Şerifi Hüseyin bin Ali, 1854 yılında günümüzde Suudi Arabistan sınırları içinde bulunan Osmanlı İmparatorluğu topraklarında doğmuş bir Arap liderdir. En çok, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Arap isyanını başlatmasıyla tanınır. 1916 yılında, I. Dünya Savaşı sırasında, Arap Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsız bir Arap devleti kurma amacıyla İngilizlerin desteğiyle isyan başlatmıştır. Şerif Hüseyin, Haşimi ailesinin bir üyesi olarak Mekke’nin şerifiydi ve hem dini hem de siyasi bir otoriteye sahipti. Arap isyanı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Arap milliyetçiliği hareketinin bir parçası olarak önemli bir rol oynamıştır. Ancak, savaşın ardından bölgede ortaya çıkan yeni politik düzenlemelerle, özellikle İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’daki etkisi sonucu, Hüseyin’in beklentileri tam anlamıyla karşılanmamıştır. Şerif Hüseyin, 1924 yılında kendisini tüm Arapların kralı olarak ilan etti ancak Suudi Arabistan’ın kurucusu ve ilk kralı olan Abdülaziz İbn Suud’un ilerleyişine karşı duramayıp Hicaz’ı kaybetti. Hayatının son dönemlerini Ürdün’de geçirdi ve 1931 yılında burada vefat etti. Şerif Hüseyin’in soyundan gelenler bugün Ürdün’ün Haşimi Krallığı’nı yönetmektedir.
Şerif Hüseyin, 1853 yılında doğdu ve Hicaz bölgesinin Mekke Emiri olarak tanındı. Hicaz bölgesi, İslam dünyası için büyük öneme sahip olan Mekke ve Medine şehirlerini barındırıyordu. Şerif Hüseyin, Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesi altında bu görevini sürdürüyordu. Ancak, I. Dünya Savaşı sırasında Arap milliyetçiliğinin yükselmesi ve İngilizlerin bölgedeki çıkarları, onu Osmanlı’ya karşı bir isyana sürükledi.
1916 yılında İngilizlerle yaptığı anlaşmalar sonucu, Osmanlı Devleti’ne karşı Arap İsyanı’nı başlattı. Bu isyan, İngilizlerin vaat ettiği bağımsızlık ve Arap Krallığı hayaliyle desteklendi. İngilizler, Şerif Hüseyin’e ve ailesine Orta Doğu’da bir krallık sözü verdiler. Ancak savaşın sonunda, bu vaatlerin çoğu gerçekleşmedi ve Arap Yarımadası üzerindeki İngiliz-Fransız mandası kuruldu.
Şerif Hüseyin’in isyanı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Orta Doğu’daki etkisinin sona ermesine ve bölgenin İngiliz ve Fransızlar tarafından paylaşılmasına yol açtı. Bu olaylar, modern Orta Doğu’nun siyasi yapısının şekillenmesinde önemli bir rol oynadı.
Şerif Hüseyin ailesi, bugün Ürdün Krallığı’nın hüküm süren Haşimi Hanedanı’nın da atalarıdır. Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah, Ürdün’ü kurmuş ve ilk kralı olmuştur. Hâlâ bu hanedan Ürdün’ü yönetmektedir.
Şerif Hüseyin’in tarihi rolü ve yaptığı anlaşmalar, Orta Doğu’da bugüne kadar süregelen siyasi ve etnik problemlerin temelini oluşturmuştur. Onun hikayesi, tarihte uluslararası ilişkilerin ne kadar karmaşık olabileceğini ve siyasi manevraların bir ulusun kaderini nasıl etkileyebileceğini göstermektedir.