“Türk Tarihinin İlk Dönemleri” adlı bu ünite, Orta Asya coğrafyasında yaşayan Türk topluluklarının İslamiyet’ten önceki tarihini, siyasi yapılarını, toplumsal düzenlerini ve kültürel gelişimlerini kapsamlı şekilde ele almaktadır. Türk adının kökeninden başlayarak, Asya Hunları, Ak Hunlar, Tabgaçlar ve Göktürkler gibi tarihî Türk devletlerinin kuruluş, gelişme ve yıkılış süreçleri detaylı olarak incelenir.

Türk Tarihinin İlk Dönemleri Konu Anlatımı

Bu süreçte Türklerin;

  • devlet teşkilatlanmaları,

  • Çin ile olan ilişkileri,

  • bağımsızlık mücadeleleri,

  • yazılı kültüre geçiş süreci (özellikle Orhun Yazıtları),

  • sosyal yaşam, hukuk ve töre düzeni gibi kavramlar öne çıkmaktadır.

Ayrıca Türklerin anayurdu Orta Asya’daki hareketlilikleri, göç sebepleri ve yayılma alanları ile birlikte tarih boyunca kurdukları ilk büyük imparatorluklar bu ünitenin temel konularını oluşturur.

Türk Tarihinin İlk Dönemleri

Türk tarihinin ilk dönemleri, hem devletleşme sürecinin başlangıcını hem de Orta Asya bozkır kültürünün şekillenmesini temsil eder. Bu dönem, Türk kimliğinin oluştuğu, toplumsal yapının şekillendiği ve ilk siyasi teşkilatlanmaların ortaya çıktığı çağları kapsar. İslamiyet öncesi Türk tarihi, göçebe yaşam tarzı, atlı birliklerin etkinliği, boylar arası ilişkiler, bağımsızlık düşüncesi ve töre gibi dinamiklerle tanımlanır. Türk adının ortaya çıkışından Asya Hunları’na, Göktürkler’den Ak Hunlar’a kadar bu ilk dönemler, Türk milletinin kültürel ve siyasi karakterinin temelini atmıştır.

AÖF Tarih Orta Asya Türk Tarihi, Türklerin tarih sahnesine çıkışı, ilk devletleri, siyasi yapılanmaları, Çin ile olan ilişkileri ve toplumsal yapıları detaylı olarak ele alınacaktır.

İslam Öncesi Türk Tarihinin Temel Dinamikleri

1. Bozkır Kültürü

  • Orta Asya, geniş bozkır alanları, çöller ve dağlık bölgelerle çevrili bir coğrafyadır. Bu doğa şartları, Türklerin göçebe (konar-göçer) bir yaşam tarzını benimsemelerine yol açmıştır.

  • At, koyun ve deve gibi hayvanların yetiştirildiği hayvancılık temelli ekonomi, Türk topluluklarının hareketli ve dayanıklı bir yapıya sahip olmasını sağlamıştır.

  • Bozkır kültürü, savaşçılık, bağımsızlık arzusu ve disiplinli ordu yapısı ile özdeşleşmiştir.

2. Boy Teşkilatı ve Aile Yapısı

  • Türklerde en küçük sosyal birim “aile”, ardından “urug” (soy), “bod” (boy) ve “budun” (millet) gelir.

  • Boylar, ortak atalara dayanan ve kan bağına dayalı topluluklardır. Birden fazla boyun birleşmesiyle siyasi yapılar (beylik, kağanlık) ortaya çıkmıştır.

  • Her boyun başında bir bey, milletin başında ise genellikle kağan bulunur.

  • Töre, toplum yaşamını düzenleyen yazısız hukuk kurallarıdır. Töre, sadece kağanın değil, tüm halkın uymak zorunda olduğu kuralları içerir.

3. Askerî Yapı ve Teşkilatlanma

  • Türk toplumlarında askerlik, bir meslek değil bir yaşam biçimidir.

  • Onluk sistem ile düzenlenen ordular, savaşlarda etkili olmuş ve birçok devletin ilham kaynağı olmuştur.

  • Atlı birlikler, hızlı hareket kabiliyetleri sayesinde hem savunmada hem de taarruzda üstünlük sağlamıştır.

4. Dinî İnançlar

  • İslamiyet öncesi Türklerin en yaygın inancı Gök Tanrı inancıdır. Bu inanç sisteminde tek ve yüce bir tanrı olan Gök Tengri, evrenin hâkimi olarak görülür.

  • Ayrıca atalar kültü, doğa ruhları (yer-su) ve şamanizm de önemli yer tutar.

  • Bu inanç sistemi, Türklerin doğayla uyumlu yaşamlarını ve gökyüzü merkezli kozmolojilerini yansıtır.

5. Yazı ve Kültür

  • Göçebe yaşam tarzı yazının yaygınlaşmasını geciktirmiştir; ancak özellikle Göktürkler döneminden itibaren yazılı kültür gelişmiştir.

  • Orhun Yazıtları, Türk tarihinin bilinen ilk yazılı belgeleridir.

  • Sözlü edebiyat, destanlar ve atasözleriyle güçlü bir anlatı geleneği oluşmuştur. (Örnek: Alp Er Tunga Destanı, Oğuz Kağan Destanı)

Türk Adı

1. Etimolojik Köken

  • “Türk” kelimesinin kökeni konusunda farklı görüşler bulunsa da genel kabul gören anlamı “güçlü, kuvvetli, türeyen, çoğalan” şeklindedir.

  • Çin kaynaklarında “T’u-küe” (突厥) şeklinde geçen bu ad, ilk kez Göktürkler döneminde bir devlet adı olarak resmi biçimde kullanılmıştır.

  • İslam kaynaklarında “Türk” kelimesi ırksal, etnik ve kültürel bir kimlik belirtir.

2. İlk Kullanımı

  • “Türk” kelimesi, yazılı olarak ilk kez Orhun Yazıtları’nda (8. yüzyıl) görülür. Bilge Kağan Yazıtı’nda geçen “Türk budunu” ifadesi, halk anlamında kullanılmıştır.

  • Bu ifade, sadece etnik bir kimliği değil, aynı zamanda bir devlet ve millet bilincini yansıtır.

3. Dış Kaynaklardaki Anlamı

  • Çin kaynaklarında: “Miğfer” anlamına geldiği de söylenir. Bunun sebebi Göktürklerin yaşadığı dağlık bölgenin miğfere benzetilmesidir.

  • İslam kaynaklarında: Türkler; cesur, savaşçı ve adil insanlar olarak tanımlanır. Kaşgarlı Mahmud, Divânu Lügati’t-Türk adlı eserinde “Türk” kelimesinin Allah tarafından verildiğini belirtir.

4. Kavram Olarak Türk

  • Başlangıçta belirli bir boyun ya da topluluğun adı olan “Türk”, zamanla bir milletin adı haline gelmiştir.

  • Farklı Türk boyları ve devletleri bu adı benimseyerek kendi kimliklerini “Türk” çatısı altında tanımlamıştır.

  • Türk adı, sadece etnik bir anlam taşımaktan ziyade, ortak dil, töre, kültür ve siyasi yapı ile bütünleşen bir kimliğe dönüşmüştür.

Tarihte Coğrafi Ad Olarak Türkiye

1. Türkiye Adının Anlamı

  • Türkiye” kelimesi, etimolojik olarak “Türklerin yurdu” veya “Türklerin yaşadığı yer” anlamına gelir.

  • Bu ad, ilk zamanlarda bir devlet adı olarak değil, coğrafi bir tanımlama olarak kullanılmıştır.

2. İlk Kullanım Alanları

  • “Türkiye” kelimesi, Bizans ve Latin kaynaklarında 6. yüzyıldan itibaren geçmeye başlar. Özellikle, Orta Asya ve Hazar çevresi için “Turchia” ya da “Turchia” gibi ifadeler kullanılmıştır.

  • 11. yüzyılda Anadolu’nun fethiyle birlikte, bu isim Batı kaynaklarında Anadolu coğrafyasını tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır.

    • Örneğin, Fransız tarihçiler, Selçukluların Anadolu’daki egemenliğini anlatırken bu bölgeyi “La Turquie” yani “Türkiye” olarak adlandırmıştır.

3. Orta Çağ Haritalarında Türkiye

    1. ve 13. yüzyıl Avrupa haritalarında Anadolu, Türkiye (Turquia) adıyla gösterilmiştir.

  • Bu kullanım, Anadolu’da Türkleşme sürecinin ne denli hızlı ve etkili olduğunun bir göstergesidir.

4. Modern Anlamda Türkiye

  • “Türkiye” adı, ilk kez 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte resmî bir devlet adı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

  • Ancak geçmişteki coğrafi tanımlamalar, bu adın çok daha önceki yüzyıllarda Türklerle özdeşleştiğini ortaya koymaktadır.

Türklerin Anavatanı

1. Orta Asya: Türklerin Tarihî Yurdu

  • Türklerin tarih sahnesine çıktıkları ilk coğrafya, Orta Asya olarak kabul edilir.

  • Orta Asya; doğuda Kingan Dağları, batıda Hazar Denizi, kuzeyde Sibirya, güneyde Tibet ve Hindikuş dağlarıyla çevrili geniş bir bölgedir.

  • Bu bölge, tarih boyunca çeşitli Türk boylarının yaşadığı, devletler kurduğu ve Türk kültürünün şekillendiği merkez olmuştur.

2. Doğal Coğrafya ve Yaşam Şekli

  • Orta Asya’nın bozkır, çöl ve yüksek dağlarla kaplı olması, Türklerin göçebe ve atlı savaşçı topluluklar olarak örgütlenmesini sağlamıştır.

  • Hayvancılık, tarımın önüne geçmiş; at, koyun ve keçi gibi hayvanlar ekonominin temeli olmuştur.

  • Bu yaşam biçimi, Türklerin hareketli, savaşçı, disiplinli ve özgürlükçü bir kimlik geliştirmelerine katkı sağlamıştır.

3. Kültürel Gelişim

  • Orta Asya, Türk mitolojisinin, inanç sistemlerinin, töre anlayışının ve sanatının doğduğu yerdir.

  • Destanlar (Alp Er Tunga, Oğuz Kağan), yazı sistemleri (Orhun alfabesi) ve gök tanrı inancı gibi unsurlar burada şekillenmiştir.

  • Türkler burada birçok devlet kurmuş ve Asya içlerinde önemli bir siyasi güç haline gelmiştir.

4. Göçler ve Yayılma

  • İklim değişiklikleri, nüfus baskısı ve dış tehditler nedeniyle Türkler tarih boyunca Orta Asya’dan göç etmek zorunda kalmışlardır.

  • Bu göçler sonucunda Türkler; Çin, Hindistan, İran, Mezopotamya, Anadolu, Balkanlar ve Orta Avrupa gibi geniş coğrafyalara yayılmışlardır.

  • Ancak Orta Asya, Türkler için her zaman kültürel ve tarihsel bir merkez olmaya devam etmiştir.

Asya Hun Devleti (M.Ö. 221 – M.S. 220)

İlk Devirler ve Devletleşme

1. Asya Hunlarının Kökeni

  • Hunlar, Çin kaynaklarında “Hiung-nu” olarak geçer.

  • Kökenleri M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanır. İlk olarak Çin’in kuzeyinde yaşayan göçebe topluluklar şeklinde tanımlanmışlardır.

  • Bu topluluklar, hayvancılıkla geçinen, atlı savaşçılığı gelişmiş olan ve siyasi örgütlenmeye uygun bir yapıya sahipti.

2. İlk Örgütlenmeler

  • Hunlar başlangıçta boylar halinde yaşarken, zamanla siyasi birlikler oluşturmaya başladılar.

  • Bu birlikler, aile bağları, töre, güçlü liderlik ve ortak düşmana karşı mücadele gibi temel ilkeler üzerinde şekillendi.

  • Devletleşme süreci, çeşitli boyların bir araya gelerek tek bir otorite altında birleşmesiyle başladı.

3. Devletleşme Dinamikleri

  • Hunların devlet kurmasında etkili olan unsurlar:

    • Töre: Yazısız hukuk sistemi, devlet yönetimini ve sosyal düzeni sağladı.

    • Onluk ordu sistemi: Merkezi ordu sisteminin temelini oluşturdu.

    • Kut anlayışı: Hükümdarlığın ilahi kaynaklı olduğu inancı, siyasi birliğin meşruiyetini güçlendirdi.

    • Atlı göçebe yaşam: Hızlı hareket kabiliyeti, yayılmacı ve güçlü bir askeri yapı oluşturdu.

4. Çin İle İlk Temaslar

  • Hunların ilk olarak Çin Seddi’nin kuzeyindeki topraklara saldırılar düzenlemesi, Çin ile olan uzun sürecek ilişki ve çatışmaların başlangıcı oldu.

  • Bu süreç, Hunların bölgedeki gücünü artırmasına ve Çin’i tehdit eder konuma gelmelerine yol açtı.

Mete Dönemi (M.Ö. 209–174)

1. Mete Han’ın Tahta Çıkışı

  • Mete Han, Asya Hun hükümdarı Teoman’ın oğludur.

  • Babası tarafından veliahtlıktan uzaklaştırılmış ve ölüm tehlikesi geçirmiştir.

  • Ancak zekâsı, askerî kabiliyeti ve siyasi hamleleriyle tekrar güç kazanmış ve M.Ö. 209’da Hun tahtına geçmiştir.

📌 Not: M.Ö. 209 yılı, aynı zamanda Türk Kara Kuvvetleri’nin kuruluş yılı olarak kabul edilir.


2. Askerî Reformlar ve Onluk Sistem

  • Mete Han, ordu teşkilatında devrim niteliğinde bir düzenleme yapmıştır.

  • Türk tarihinde ilk kez uygulanan “onluk sistem” bu dönemde ortaya çıkmıştır:

    • Ordular; 10, 100, 1000 ve 10.000 kişilik birimlerden oluşmuştur.

    • Bu sistem, sonrasında Göktürkler, Uygurlar ve hatta Osmanlılar tarafından da benimsenmiştir.

  • Bu reform, merkezi otoriteyi güçlendirmiş, hızlı ve disiplinli bir ordu yapısı oluşturmuştur.


3. Siyasi ve Askerî Başarılar

  • Çin üzerine başarılı seferler düzenlemiş, Çin İmparatorluğu’nu vergiye bağlamıştır.

  • Doğu Türkistan’dan Kuzey Çin’e, Baykal Gölü’nden Tibet yaylalarına kadar geniş bir alan Hun egemenliğine girmiştir.

  • Komşu kavimler olan Tunguzlar, Yüeçiler ve Vuhuanlar yenilgiye uğratılmıştır.

  • İpek Yolu’nun denetimi Hunların eline geçmiştir; bu da ekonomik üstünlük sağlamıştır.


4. Çin ile Diplomatik İlişkiler

  • Çin, askeri yenilgiler sonrasında Hunlarla uzlaşma yoluna gitmiştir.

  • “Heqin” politikası kapsamında; Çin, Hunlara prenses vererek akrabalık kurmuş ve vergi ödemeyi kabul etmiştir.

  • Bu süreçte Mete Han, Çin sarayına yazdığı mektuplarda egemenlik vurgusunu açıkça dile getirmiştir.


5. Hun Devleti’nin Zirve Noktası

  • Mete Han döneminde Asya Hun Devleti, tarihte bilinen ilk büyük Türk devleti olarak siyasi, askerî ve ekonomik bakımdan en güçlü dönemini yaşamıştır.

  • Bu dönemde farklı boylar birleştirilmiş, iç karışıklıklar bastırılmış ve merkezi otorite pekiştirilmiştir.

Mete Sonrası Hunlar ve Çin’in Durumu

1. Taht Mücadeleleri ve İktidar Zayıflaması

  • Mete Han’ın ölümünden sonra yerine oğlu Ki-ok (Lao Shang) geçti.

  • Başlarda istikrar korunmuş olsa da zamanla taht mücadeleleri, merkezî otoritenin zayıflamasına neden oldu.

  • Boy beyleri arasında güç rekabeti başladı ve Hun Kağanları üzerindeki kontrol gevşedi.


2. Çin’in Stratejik Siyaseti

  • Çin, Mete döneminde Hunlara boyun eğmişken, bu zayıflıktan faydalanarak “içten çökertme” politikası uygulamaya başladı.

  • Bu politika şunlara dayanıyordu:

    • Hun boylarını birbirine düşürmek

    • Kağanları kontrol altına almak için kız alıp vermek (Heqin politikası)

    • Ticaret ve diplomasi yoluyla nüfuz kurmak

  • Çin sarayında yetiştirilen Hun prensleri, zamanla taht mücadelelerinde Çin yanlısı hizipler oluşturdu.


3. Çin ile Sürekli Çatışma ve Barış Dönemleri

  • Mete sonrası dönemde, Çin ile olan ilişkiler çatışma-barış-çatışma şeklinde devam etti.

  • Hunlar, Çin’in kuzey sınırlarına baskınlar düzenlemeye devam ettiler.

  • Ancak Çin, bu saldırılara karşı Seddi güçlendirmiş, yerleşik ve düzenli ordu sistemini geliştirerek daha etkin savunma yapmaya başlamıştır.


4. Hun Devleti’nin Kademeli Gerileyişi

  • Hunların güçlü liderler çıkaramaması ve Çin’in diplomatik oyunları nedeniyle siyasi birlik bozulmaya başladı.

  • Çin’e göç eden bazı boylar, Çin’e hizmet etmeye başladı ve Hun kimliği giderek parçalanmaya başladı.

  • Bu dönemde Hunlar hem iç rekabet hem dış baskılar nedeniyle zayıfladı ve sonraki süreçte ikiye bölünmeye giden yol açılmış oldu.

Hun Devleti’nin Zayıflaması

1. Merkezi Otoritenin Çözülmesi

  • Mete Han’ın ölümünden sonra gelen kağanlar, onun kadar güçlü ve etkili olamadı.

  • Hun Devleti’nin birliğini sağlayan merkezî otorite, boyların bağımsız hareket etmesi ile giderek zayıfladı.

  • Özellikle taht mücadeleleri ve veliahtlık sistemindeki belirsizlik, iç istikrarsızlıkların temel nedenlerindendir.


2. Çin’in Etkili Diplomasi ve Baskı Politikası

  • Çin, Hunları parçalamak amacıyla:

    • Heqin (akrabalaşma) politikası ile kağan ailesine sızdı,

    • Ticaret ambargoları uygulayarak ekonomik bağımlılığı artırdı,

    • Bazı Hun boylarını kendi safına çekerek iç ayrışmayı körükledi.

  • Bu süreçte Çin, kuzey sınırlarını korumakla kalmamış, Hunlar üzerindeki etkisini artırmıştır.


3. Ekonomik Sorunlar ve Kuraklık

  • Uzun süren kuraklıklar ve kıtlık, hayvancılıkla geçinen Hun ekonomisini zayıflattı.

  • Bu durum, göçebe halkın göç baskısını artırmış, huzursuzluklar ve isyanlar baş göstermiştir.


4. Dış Baskılar ve Komşu Toplumların Saldırıları

  • Hunlar, sadece Çin ile değil; aynı zamanda Yüeçiler, Wuhuanlar ve Tinglingler gibi diğer Orta Asya topluluklarıyla da mücadele etmek zorundaydı.

  • Sürekli savaş ve göç dalgaları, sınırların korunmasını zorlaştırdı.


5. Sonuç: Siyasi Birliğin Bozulması

  • Bu iç ve dış sorunlar, Hunlar arasında iki farklı görüşün ortaya çıkmasına neden oldu:

    • Bir grup Çin ile uzlaşma ve bağımlı yaşamı savundu.

    • Diğer grup ise bağımsızlık için mücadele etmeyi tercih etti.

  • Bu fikir ayrılığı sonunda Hun Devleti ikiye ayrılacak ve kuzey-güney bölünmesi başlayacaktır.

Devletin İkiye Ayrılması

1. İç Ayrışmaların Derinleşmesi

  • Hun Devleti, özellikle Mete Han’dan sonra ortaya çıkan taht mücadeleleri, Çin’le ilişkilerdeki görüş ayrılıkları ve boylar arası rekabet nedeniyle içten içe parçalanmaya başlamıştı.

  • Çin’e bağımlı yaşamayı kabul edenler ile bağımsızlık yanlıları arasında sert çekişmeler yaşandı.


2. Çin’in Siyasi Oyunu ve Bölünmeye Etkisi

  • Çin, Hunlar arasındaki bu ayrılığı ustaca kullandı:

    • Çin yanlısı kağanları destekledi,

    • Ticaret ve heqin politikalarıyla bağımlı boyları ödüllendirdi,

    • Direnen boylara ise askerî baskı uyguladı.

  • Bu bölünme, Çin’in kuzey sınırlarını güvenli hâle getirme planının bir parçasıydı.


3. M.S. 48: Resmî Bölünme

  • Nihayet M.S. 48 yılında, Hun Kağanı Panu’nun Çin’e bağlanmayı kabul etmesiyle, devlet resmen ikiye ayrıldı:

    • Güney Hunları → Çin’e bağlı olarak varlıklarını sürdürdüler.

    • Kuzey Hunları → Bağımsızlıklarını korumaya çalıştılar, ancak sürekli baskı altındaydılar.


4. Güney Hunları

  • Çin’in himayesinde yaşamayı tercih ettiler.

  • Çin kültürüyle kaynaşmaya başladılar; zamanla kimliklerini kaybettiler.

  • Askerî olarak Çin’in sınır bölgelerinde görevlendirildiler.

5. Kuzey Hunları

  • Bağımsız kalmak isteyen boyları temsil ediyordu.

  • Çin ve diğer göçebe topluluklarla mücadeleye devam ettiler.

  • Ancak zamanla doğudan gelen kavimlerin (Sienpiler, Juan Juanlar) baskısı ile zayıfladılar.

  • Büyük kısmı batıya göç ederek Avrupa Hunlarının temelini oluşturacak hareketi başlattılar.

Hun Devleti’nin Yıkılışı

1. Bölünmenin Ardından Artan Zayıflık

  • M.S. 48’de Hun Devleti’nin Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye ayrılması, siyasi ve askerî gücün parçalanmasına yol açtı.

  • Güney Hunları Çin’e bağlı hale gelirken, bağımsızlık mücadelesi veren Kuzey Hunları, hem Çin’in hem de diğer göçebe kavimlerin baskısı altında kaldı.


2. Dış Tehditlerin Artması

  • Kuzey Hunları; doğudan gelen Sienpiler, Juan Juanlar ve Tinglingler gibi kavimlerin sürekli saldırılarına uğradı.

  • Çin ise kuzeyde tampon devletler oluşturarak Hunların yeniden güçlenmesini engellemeye çalıştı.


3. Güney Hunları’nın Çin’e Tam Bağımlı Hâle Gelmesi

  • Çin’e bağlı olarak varlığını sürdüren Güney Hunları zamanla Çin ordusunda paralı asker konumuna geldi.

  • Bu süreçte:

    • Çin kültürüne asimile oldular,

    • Göçebe yapılarını terk etmeye başladılar,

    • Türk kimliği yavaş yavaş silinmeye başladı.


4. Kuzey Hunları’nın Göçü ve Dağılması

  • Kuzey Hunları ise gittikçe artan dış baskılar ve iç çözülmeler nedeniyle M.S. 2. yüzyıldan itibaren batıya doğru büyük göç hareketlerine başladı.

  • Bu göçler sırasında bazı boylar Hazar Denizi çevresine, bazıları ise Karadeniz’in kuzeyine ulaştı.

  • Bu süreç, daha sonra ortaya çıkacak olan Avrupa Hunları’nın (Attila’nın ataları) temelini oluşturdu.


5. Sonuç: Asya Hun Devleti’nin Tarih Sahnesinden Silinmesi

  • Hem kuzey hem güneydeki yapılar bağımsızlıklarını ve siyasi varlıklarını sürdüremedi.

  • M.S. 220 civarında, Hun adıyla anılan son siyasi birliğin dağılmasıyla birlikte Asya Hun Devleti tamamen yıkıldı.


Genel Değerlendirme

  • Hun Devleti, Türk tarihinin ilk büyük merkezi devleti olarak kabul edilir.

  • Kurumsal devlet yapısı, ordu sistemi, töre anlayışı ve Çin ile ilişkileri, sonraki Türk devletlerine örnek olmuştur.

  • Her ne kadar yıkılmış olsa da, Hun mirası hem kültürel hem de siyasi açıdan Türk dünyası üzerinde kalıcı izler bırakmıştır.

Ak Hun Devleti (Eftalitler) (367–557)

1. Kuruluş ve Coğrafya

  • Ak Hunlar, Orta Asya’nın doğusunda ortaya çıkan ve İran, Afganistan, Pakistan gibi bölgelere hâkim olan önemli bir Türk devletidir.

  • Çin ve Batı kaynaklarında Eftalitler veya White Huns (Beyaz Hunlar) olarak da anılır.

  • Devlet, M.S. 4. yüzyılda Ceyhun (Amuderya) Nehri civarında kurulmuştur.


2. Köken ve Kimlik

  • Ak Hunların kökeni kesin olmamakla birlikte, Orta Asya Türk boylarının devamı oldukları düşünülmektedir.

  • Bazı tarihçiler, Kuzey Hunlarının batıya göç eden kollarının Ak Hunları oluşturduğunu belirtir.


3. Siyasi Gelişmeler

  • Kuruluşlarını takip eden süreçte:

    • Sasani İmparatorluğu, Gupta Hindistanı ve diğer komşu devletlerle sürekli mücadele etmişlerdir.

      1. yüzyılda en parlak dönemlerini yaşamışlardır.

    • İran’daki Sasanilerle girişilen savaşlar sonucu bir dönem Horasan ve Harezm bölgelerine kadar genişlemişlerdir.


4. Sosyal ve Kültürel Yapı

  • Ak Hunlar, hem göçebe hem de yerleşik yaşam tarzını benimsemişlerdir.

  • Yerleşik hayata geçişle birlikte tarım ve şehirleşme gelişmiştir.

  • Farklı din ve kültürlerle karşılaşmaları sonucunda Budizm, Zerdüştlük ve Maniheizm gibi inançlar yayılmıştır.

  • Sanat ve mimaride Hint etkileri gözlemlenir; özellikle taş süslemeler, dini yapılar ve mezar mimarisi gelişmiştir.


5. Ak Hun – Sâsânî Mücadeleleri

  • En büyük tehditleri Sâsânîler oluşturmuştur.

  • Piroz adlı Sasani hükümdarı, Ak Hunlara karşı birçok savaş yürütmüş ancak ağır yenilgiler almıştır.

  • Sonunda Kral Hüsrev I (Anuşirvan), Göktürkler ile iş birliği yaparak Ak Hunlara karşı büyük bir taarruz düzenlemiştir.


6. Yıkılış (M.S. 557)

  • Göktürkler ve Sasaniler’in ittifakı sonucunda Ak Hunlar ağır bir yenilgiye uğradı.

  • 557 yılında, siyasi varlıkları tamamen sona erdi.

  • Bu süreçten sonra, toprakları Sasaniler ile Göktürkler arasında paylaşıldı.


Genel Değerlendirme

  • Ak Hunlar, Orta Asya’dan Hindistan’a kadar uzanan büyük bir coğrafyada etkili olmuş ilk Türk-İran sentezli devletlerden biridir.

  • Gerek savaş teknikleri, gerek kültürel miraslarıyla, sonraki Türk-İslam devletleri için önemli bir geçiş halkası olmuşlardır.

Tabgaçlar (385–550)

1. Köken ve Kuruluş

  • Tabgaçlar, Çin kaynaklarında “T’o-pa” olarak geçen ve Türk kökenli bir topluluktur.

  • Kuzey Çin’in kuzeybatısında ortaya çıkan bu boy, Hunların bir kolu olarak değerlendirilir.

  • M.S. 385 yılında, Tuoba Gui önderliğinde Tabgaç Devleti kurulmuştur.


2. Kuzey Wei Hanedanı

  • Tabgaçlar, kurdukları devleti Çin tarihinde “Kuzey Wei Hanedanı” olarak tanıtmışlardır.

  • Başkentleri Pingcheng (bugünkü Datong) idi; daha sonra Luoyang’a taşınmıştır.

    1. yüzyılda, Çin’in kuzeyinde siyasi ve kültürel açıdan en etkili güç haline gelmişlerdir.


3. Çinleşme Politikası

  • Tabgaç hükümdarları, özellikle Kuzey Wei döneminde Çinlileşme (sinifikasyon) politikası izlemiştir:

    • Çin alfabesi ve dilinin benimsenmesi,

    • Çin kıyafetlerinin ve saray protokolünün uygulanması,

    • Çinli soylularla evlilikler kurulması,

    • Çin tipi merkezi bürokrasiye geçiş yapılması.

📌 Bu politikalar sayesinde devletin yönetim gücü artsa da, Tabgaçların Türk kimliği zamanla erozyona uğramıştır.


4. Din ve Kültür

  • Budizm, devletin resmî dini hâline gelmiştir.

  • Çok sayıda tapınak, heykel ve yazıt inşa edilmiş; Yungang Mağaraları gibi önemli Budist eserler bu dönemde yapılmıştır.

  • Çin sanat ve mimarisinden yoğun biçimde etkilenmişlerdir.


5. Parçalanma ve Yıkılış

    1. yüzyılın başlarında:

    • Soylular arasında iç çekişmeler artmış,

    • Halkın büyük kısmı Çinlileşme politikalarına tepki göstermeye başlamıştır.

  • 534 yılında devlet ikiye bölünmüş, ardından 550 yılında tamamen yıkılmıştır.


Genel Değerlendirme

  • Tabgaçlar, Türklerin Çin medeniyeti ile en yoğun etkileşime girdiği ilk örneklerden biridir.

  • Kurumsal yapıları, Budist mimari eserleri ve Çin idari sistemine katkıları ile Çin tarihinde önemli bir yere sahiptirler.

  • Ancak yoğun Çin etkisi nedeniyle Türk kimliklerini büyük ölçüde kaybetmişlerdir.

I. Göktürk Devleti (552–582)

1. Kuruluş Süreci

  • Göktürkler, tarih sahnesine çıkan ilk “Türk” adını taşıyan devlettir.

  • Kurucuları, Aşina (Asena) adlı bir boyun mensubudur.

  • Devletin kurucusu olan Bumin Kağan, 552 yılında Avarlara karşı isyan edip bağımsızlığını ilan etmiş ve Göktürk Devleti’ni kurmuştur.

  • Aynı yıl içinde Avar Kağanlığı’na son verilmiş, Orta Asya’da Göktürk egemenliği başlamıştır.


2. Bumin Kağan ve İstemi Yabgu

  • Bumin Kağan, doğu kanadın hükümdarı olmuş; batı kanadını ise kardeşi İstemi Yabgu’ya bırakmıştır.

  • Bu sistem, Göktürk Devleti’nin ikili yönetim yapısını oluşturmuştur.

  • İstemi Yabgu, özellikle Batı Seferleri ile devletin sınırlarını genişletmiş; Sasani ve Bizans ile diplomatik ilişkiler kurmuştur.


3. Genişleme Dönemi

  • Kısa sürede Göktürkler;

    • Altaylar’dan Hazar’a,

    • Kuzey Çin’den Orta Asya içlerine kadar geniş bir coğrafyada egemenlik kurmuşlardır.

  • İpek Yolu’nun kontrolü, Göktürklerin ekonomik ve siyasi gücünü artırmıştır.


4. Diplomasi ve İttifaklar

  • Göktürkler, hem Sasanilere karşı Bizans’la hem de Orta Asya’daki diğer kavimlere karşı Çin’le dönem dönem ittifaklar kurmuştur.

  • İstemi Yabgu, Ak Hunlar’ın yıkılmasında Sasanilerle ortak hareket etmiş, ancak sonrasında Sasanilere karşı da savaşmıştır.


5. İç Çekişmeler ve Zayıflama

  • Bumin Kağan’ın ölümünden sonra oğulları arasında taht mücadeleleri başladı.

  • Doğu ve Batı Göktürkler, zamanla merkezî otoriteden uzaklaşarak ayrı birer siyasi yapı haline geldi.

  • 582’de Tapo Kağan’ın ölümü sonrasında Göktürk Devleti, Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölündü.


Genel Değerlendirme

  • I. Göktürk Devleti, Türk adını devlet düzeyinde kullanan ilk siyasi oluşumdur.

  • Göçebe yaşam tarzı ile kurumsal devleti birleştirmiş, yazılı kültüre geçişin ilk adımlarını atmıştır.

  • Çin, Sasani ve Bizans gibi büyük imparatorluklarla denk diplomasi kurabilen güçlü bir Türk devleti olmuştur.

Doğu Göktürk Devleti (582–630)

1. İkiye Ayrılma ve Doğu Göktürklerin Kuruluşu

  • 582 yılında I. Göktürk Devleti’nin merkezî otoritesi zayıflayınca, Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı.

  • Doğu kanadın merkezi Ötüken olurken, burada kurulan devlet Doğu Göktürk Devleti olarak anıldı.

  • Tapo Kağan’ın ölümünden sonra tahta geçenler arasında istikrarsızlık başladı ve Çin’in etkisi giderek arttı.


2. Çin Etkisi ve İç Karışıklıklar

  • Doğu Göktürkler, iç çatışmalar ve taht mücadeleleri nedeniyle merkezi otoriteyi sürdüremediler.

  • Çin, bu süreçte Doğu Göktürkler üzerinde etkin nüfuz kurdu:

    • Bazı kağanlar Çin’in desteğiyle tahta geçti.

    • Göktürk boyları arasında Çin yanlısı ve karşıtı gruplar ortaya çıktı.

  • Çin, bu zayıf yapıdan faydalanarak hem ekonomik hem askerî baskı uyguladı.


3. Famine ve Kuraklık

  • Bu dönemde Orta Asya’da yaşanan kuraklık ve hayvan hastalıkları, ekonomik çöküşe neden oldu.

  • Göçebe ekonomiye dayanan Doğu Göktürk toplumu, bu felaketlere karşı dayanıksızdı.


4. Çin’e Bağımlılık ve Çöküş

  • Göktürkler, Çin’den yardım almak zorunda kaldı ve bu durum bağımlılığı artırdı.

  • Bazı Göktürk kağanları, Çin İmparatoru’nun emirlerini kabul etmek zorunda kaldı.

  • 630 yılında Çin ordusu, Doğu Göktürk Kağanı İllig Kağan’ı mağlup etti.

    • İllig Kağan esir alındı, halk Çin’e boyun eğdi.

  • Böylece Doğu Göktürk Devleti tamamen Çin hâkimiyeti altına girdi.


Genel Değerlendirme

  • Doğu Göktürk Devleti, güçlü bir merkezi yapıya kavuşamadan Çin’in politik oyunları ve iç sorunlar nedeniyle dağılmıştır.

  • Ancak bu yıkım geçici olmuş, Türkler Çin esareti altında kalmayı reddederek ileride yeniden bağımsızlık mücadelesi başlatacaklardır.

  • Bu mücadele, II. Göktürk Devleti’nin (Kutluklar) kuruluşuna zemin hazırlayacaktır.

Batı Göktürk Devleti (582–630)

1. Kuruluş ve Coğrafya

  • I. Göktürk Devleti’nin 582 yılında bölünmesiyle Batı Göktürk Devleti, İstemi Yabgu’nun soyundan gelenler tarafından kurulmuştur.

  • Merkezi Suyab (bugünkü Kırgızistan sınırlarında) olan bu devletin hâkimiyet sahası:

    • Doğu Türkistan,

    • Yedisu bölgesi,

    • Maveraünnehir,

    • Hazar çevresine kadar uzanıyordu.


2. Yabgular ve İkili Yönetim

  • Devletin başında Yabgu unvanı taşıyan hükümdarlar bulunmaktaydı.

  • Göktürk geleneğinde olduğu gibi ikili yönetim sistemi burada da devam etmiştir.

  • Tardu Yabgu dönemi (593–603), Batı Göktürklerin en güçlü zamanlarından biridir.


3. Diplomasi ve Siyasi Genişleme

  • Tardu, Bağımsızlıkçı bir politika izlemiş ve Çin’e karşı tavır almıştır.

  • Ayrıca Bizans ile ilişki kurarak, İpek Yolu’nun denetimi konusunda Sasanilere karşı iş birliği yapmıştır.

  • Bu ilişkiler sayesinde ekonomik ve diplomatik güç artmıştır.


4. İç Karışıklıklar ve Taht Kavgaları

  • Tardu’nun ölümünden sonra:

    • Taht kavgaları, merkezi otoriteyi zayıflatmıştır.

    • Boy beyleri arasındaki çekişmeler artmış, devlet bütünlüğü sarsılmıştır.

    • Çin, bu iç karışıklıkları kullanarak etki alanını batıya doğru genişletmiştir.


5. Çin Baskısı ve Çöküş

    1. yüzyılın başlarında Çin, Batı Göktürk topraklarında askeri seferler düzenlemiş ve bu bölgede nüfuzunu artırmıştır.

  • 630 yılına gelindiğinde, Doğu Göktürklerle aynı dönemde Batı Göktürk Devleti de tamamen dağılmış ve toprakları Çin hâkimiyetine girmiştir.


Genel Değerlendirme

  • Batı Göktürk Devleti, İpek Yolu’nun batı kısmını denetlemesi, Bizans ile kurduğu diplomatik ilişkiler ve Çin karşıtı duruşu ile dikkat çeker.

  • Ancak iç çekişmeler ve Çin’in stratejik müdahaleleri bu güçlü yapıyı kısa sürede çökertmiştir.

  • Göktürklerin bu ilk iki devleti yıkılsa da, Türk halkının bağımsızlık arzusu yeniden toparlanarak II. Göktürk Devleti’ni doğuracaktır.

Fetret Devri (630–681)

1. Çin Egemenliği Altında Göktürkler

  • 630 yılında Doğu ve Batı Göktürk Devletlerinin yıkılmasıyla birlikte, Göktürk halkı siyasi olarak Çin’in kontrolü altına girdi.

  • Bu dönem Türk tarihinde bir “Fetret Devri” yani ara ve çöküş dönemi olarak kabul edilir.

  • Çin İmparatorluğu, Göktürk topraklarını askerî ve idari bölgeler hâline getirerek doğrudan yönetmeye başladı.


2. Türklerin Çin’e Karşı Tutumu

  • Çin, Türkleri asimile etmek amacıyla:

    • Türk beylerine unvanlar ve rütbeler verdi,

    • Boyları birbirine karşı kışkırttı,

    • Göçebe yaşam tarzını terk ettirerek yerleşik hayata geçmeye zorladı.

  • Ancak Türk halkı bu duruma direndi, bağımsızlık arzusu giderek büyüdü.


3. Bağımsızlık Hareketleri ve Ayaklanmalar

  • Bu süreçte çeşitli ayaklanmalar görülmeye başlandı:

    • Bazı boy beyleri Çin’e karşı çıkmaya başladı.

    • Ancak bu isyanlar dağınık ve örgütsüz olduğu için kalıcı başarı sağlanamadı.

  • Türkler, atalarına ve bağımsız yaşama olan bağlılıklarını kaybetmemişlerdir.


4. Kutluk’un Ortaya Çıkışı

  • Bu ortamda Kutluk (İlteriş) Bey, halkın birleşmesini sağlayacak yeni bir lider olarak öne çıktı.

  • Kutluk, Çin’e karşı ayaklandı ve Orta Asya’da bağımsızlık için güçlü bir direniş hareketi başlattı.

  • 681 yılında bu mücadele sonucunda II. Göktürk Devleti kuruldu ve fetret devri sona erdi.


Genel Değerlendirme

  • Bu dönem, Türklerin devletlerinden yoksun kaldıkları ancak bağımsızlık fikrinden vazgeçmedikleri bir ara dönemdir.

  • Göktürk halkı, Çin egemenliği altında kültürel kimliğini büyük ölçüde korumuş; atalarına, törelerine ve dillerine sahip çıkmıştır.

  • Bu dönemin sonunda gelen özgürlük mücadelesi, Türk tarihinde millî uyanışın en güzel örneklerinden biri olmuştur.

II. Göktürk Devleti (682–745)

1. Kuruluş: Kutluk Kağan ve Bağımsızlık Mücadelesi

  • 681 yılında Kutluk Bey, Çin egemenliğine karşı başlattığı isyanı başarıyla sonuçlandırarak II. Göktürk Devleti’ni kurdu.

  • 682 yılında İlteriş (devleti derleyip toparlayan) unvanını aldı.

  • Devletin başkenti yine Ötüken oldu, bu bölge “Türklerin kutsal yurdu” kabul edilirdi.


2. Bilge Tonyukuk’un Rolü

  • İlteriş Kağan’ın en önemli destekçilerinden biri, Bilge Tonyukuk idi.

  • Tonyukuk, hem danışman hem de başkomutan olarak:

    • Çin’e karşı savaşlar yönetti,

    • Devletin yeniden örgütlenmesini sağladı,

    • Göçebe Türk topluluklarını bir araya getirdi.

  • Yazdığı Orhun Kitabeleri, Türk tarihinin ilk yazılı belgelerindendir.


3. Bilge Kağan ve Kültigin Dönemi (716–734)

  • İlteriş Kağan’dan sonra tahta geçen Bilge Kağan, kardeşi Kül Tigin ve danışmanı Tonyukuk ile birlikte Göktürk Devleti’ni zirveye taşıdı.

  • Bu dönemde:

    • Çin tehdidi uzaklaştırıldı,

    • İpek Yolu kontrol altına alındı,

    • Yerli boylar itaat altına alındı,

    • Göçebe yaşam düzeniyle merkezi devlet yapısı başarıyla dengelendi.

📌 Orhun Yazıtları (Kül Tigin, Bilge Kağan, Tonyukuk) bu dönemin düşünce yapısını, halk-devlet ilişkisini ve bağımsızlık anlayışını yansıtır.


4. Dış İlişkiler ve Diplomasi

  • II. Göktürk Devleti, Çin ile dönem dönem mücadele etmiş, zaman zaman diplomatik ilişkiler kurmuştur.

  • Batı Türkistan, Kırgızlar, Karluklar, Türgişler gibi boylarla savaşılmış; fetihler gerçekleştirilmiştir.


5. Zayıflama ve Yıkılış (745)

  • Bilge Kağan’ın ölümünden sonra:

    • Tahta geçen kağanlar yetersiz kaldı,

    • İç karışıklıklar ve boy isyanları başladı.

  • Uygurlar, Basmiller ve Karluklar, Göktürk egemenliğine son vermek için birleşti.

  • 745 yılında Uygurların başlattığı isyanla II. Göktürk Devleti yıkıldı ve yerine Uygur Kağanlığı kuruldu.


Genel Değerlendirme

  • II. Göktürk Devleti, Türk tarihinin en önemli milli diriliş örneğidir.

  • Hem bağımsızlık mücadelesi, hem de yazılı kültürün başlangıcı açısından Türk dünyasında bir dönüm noktasıdır.

  • Orhun Yazıtları sayesinde, bu dönemin idealleri, değerleri ve siyasi anlayışı günümüze kadar ulaşabilmiştir.

İdarî ve Sosyal Yapı

1. İkili Teşkilat Sistemi

  • Göktürklerde, devlet doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

    • Doğu: Kağan tarafından yönetilen asıl merkez (başkent genellikle Ötüken).

    • Batı: “Yabgu” unvanlı hanedan üyeleri tarafından yönetilirdi.

  • Bu sistem hem merkezi otoriteyi hem de yerel yönetimi dengeleme amacı taşırdı; ancak zaman zaman ayrılıkçı eğilimlere de neden olmuştur.


2. Hükümdarlık Anlayışı

  • Kağan, “kut” inancına göre yönetme yetkisini Tanrı’dan alırdı.

  • Hükümdarlık hanedana aitti, ancak babadan oğula geçen katı bir veraset kuralı yoktu.

  • Töre, kağan dâhil herkesin uyması gereken yazısız hukuk kurallarıydı.


3. Devlet Görevlileri

  • Devlet yönetiminde çeşitli rütbeler ve görevler vardı:

    • Kağan: En yüksek otorite.

    • Yabgu: Batı kanadını yöneten hanedan mensubu.

    • Şad: Kağanın oğlu ya da veliaht prens.

    • İl-teber, Tarkan, Apa, Buyruk gibi unvanlar ise yöneticiler, komutanlar veya danışmanlardı.

  • Yönetim, meclis (toy) ile desteklenirdi. Toy, savaş, barış ve devlet işlerinin görüşüldüğü bir danışma organıydı.


4. Sosyal Yapı

  • Göktürk toplumu, boylar (budun) hâlinde örgütlenmişti.

  • Her boyun başında bir bey bulunur, boylar bir araya gelerek milleti (el) oluştururdu.

  • Aile → Urug (soy) → Boy → Budun → İl (devlet) şeklinde hiyerarşik bir yapı vardı.

  • Toplumda askerlik bir görev değil, yaşam biçimiydi. Her birey savaşçı kabul edilirdi.


5. Ekonomik ve Kültürel Hayat

  • Ekonomi hayvancılığa dayalıydı, özellikle at, koyun ve deve beslenirdi.

  • Ticaret çok önemliydi; Göktürkler İpek Yolu’na egemen olarak zenginleşti.

  • Göçebe yaşamla birlikte el sanatları, deri işleri, dokuma, demircilik gelişmiştir.

  • Yazı dili (Orhun alfabesi) kullanılmış, Orhun Yazıtları bu dönemde yazılmıştır.


6. Din ve İnanç Sistemi

  • Göktürkler, Gök Tanrı inancına sahipti.

  • Ayrıca atalar kültü, şamanizm, yer-su ruhlarına tapınma gibi inanç unsurları da vardı.

  • Din, günlük hayatı ve yönetim anlayışını doğrudan etkileyen bir unsurdu.


Genel Değerlendirme

  • Göktürklerin idarî ve sosyal yapısı, merkezi otorite ile geleneksel boy düzeni arasında kurulan bir dengeye dayanır.

  • Bu yapı, sonraki Türk devletleri için örnek ve model teşkil etmiş, özellikle ikili teşkilat, kut anlayışı, ordu düzeni ve toy meclisi gibi unsurlar kalıcı olmuştur.

Türk Tarihinin İlk Dönemleri – 20 Soruluk Değerlendirme Testi

1. “Türk” adının ilk kez devlet adı olarak geçtiği Türk devleti aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ak Hunlar
B) Asya Hunları
C) I. Göktürkler
D) Tabgaçlar
E) Avrupa Hunları

2. Aşağıdakilerden hangisi Göktürklerin yazılı kültürünün ilk örneğidir?
A) Divânu Lügati’t-Türk
B) Kutadgu Bilig
C) Orhun Yazıtları
D) Dede Korkut
E) Tonyukuk Günlükleri

3. Çin’e karşı “İpek Yolu” denetimi için Bizans’la diplomatik ilişki kuran Göktürk lideri kimdir?
A) Bumin Kağan
B) İlteriş Kağan
C) Kül Tigin
D) İstemi Yabgu
E) Tardu

4. Onluk ordu sistemi ilk kez hangi Türk hükümdarı tarafından uygulanmıştır?
A) Mete Han
B) Bilge Kağan
C) Alp Arslan
D) Tonyukuk
E) Tuman

5. Göktürklerin başkenti aşağıdakilerden hangisidir?
A) Suyab
B) Luoyang
C) Ötüken
D) Balasagun
E) Tiyanşan

6. Aşağıdakilerden hangisi Türklerin anavatanı kabul edilir?
A) Anadolu
B) Mezopotamya
C) Orta Asya
D) Doğu Avrupa
E) İran

7. Gök Tanrı inancı aşağıdaki hangi toplumda yaygındır?
A) Çinliler
B) Araplar
C) Türkler
D) Romalılar
E) Hintliler

8. Aşağıdakilerden hangisi II. Göktürk Devleti’nin kurucusudur?
A) İstemi Yabgu
B) Bilge Kağan
C) Kutluk (İlteriş) Kağan
D) Tardu
E) Uldız

9. Çin’e karşı Türk kimliğini ve bağımsızlık fikrini savunan başdanışman kimdir?
A) Kül Tigin
B) Bumin Kağan
C) Bilge Kağan
D) Tonyukuk
E) Tuman

10. Aşağıdaki devletlerden hangisi Çin kültüründen en fazla etkilenmiş ve Çinleşmiştir?
A) Asya Hunları
B) Göktürkler
C) Tabgaçlar
D) Ak Hunlar
E) Uygurlar

11. Çin’e bağlı kalmayı kabul eden ve devleti bölen Hun hükümdarı kimdir?
A) Mete
B) Ki-ok
C) Panu
D) Teoman
E) Kutluk

12. Göktürklerde, kağanın Tanrı tarafından yönetme yetkisini aldığı inanca ne ad verilir?
A) Toy
B) Kut
C) Türe
D) Şad
E) Urug

13. Aşağıdakilerden hangisi boylar arası hukuki düzeni sağlayan geleneksel Türk hukuk sistemidir?
A) Ferman
B) Şeriat
C) Töre
D) Yasa
E) Tüzük

14. I. Göktürk Devleti hangi yıl kurulmuştur?
A) M.Ö. 209
B) 375
C) 552
D) 681
E) 745

15. Aşağıdakilerden hangisi Ak Hunların yıkılmasına neden olan devletlerden biridir?
A) Bizans
B) Göktürkler
C) Avrupa Hunları
D) Tabgaçlar
E) Uygurlar

16. Kül Tigin Yazıtı hangi devlet dönemine aittir?
A) Asya Hunları
B) Tabgaçlar
C) II. Göktürkler
D) Uygurlar
E) Ak Hunlar

17. Aşağıdakilerden hangisi Göktürklerin uyguladığı ikili teşkilat sisteminin bir sonucudur?
A) Boyların ortadan kalkması
B) Çin ile sürekli barış
C) Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölünmeleri
D) Ticareti bırakmaları
E) Göçebe yaşamdan vazgeçmeleri

18. Aşağıdakilerden hangisi Türklerin tarihte ilk büyük imparatorluğu olarak kabul edilir?
A) Göktürkler
B) Avrupa Hunları
C) Asya Hunları
D) Uygurlar
E) Tabgaçlar

19. Aşağıdaki devletlerden hangisinin yazılı kaynaklarda “Eftalitler” olarak da geçtiği bilinmektedir?
A) Göktürkler
B) Tabgaçlar
C) Ak Hunlar
D) Asya Hunları
E) Kırgızlar

20. Orta Asya’dan başlayan Türk göçlerinin temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tarım faaliyetlerini artırma
B) Çin’le kültürel yakınlık kurma
C) Kuraklık, hayvan hastalıkları ve nüfus baskısı
D) Anadolu’yu fethetme arzusu
E) Uygur egemenliğinden kurtulma isteği


✅ Cevap Anahtarı:

  1. C

  2. C

  3. D

  4. A

  5. C

  6. C

  7. C

  8. C

  9. D

  10. C

  11. C

  12. B

  13. C

  14. C

  15. B

  16. C

  17. C

  18. C

  19. C

  20. C

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir