Doğu Avrupa Türk Devlet ve Boyları ünitesi, Türk tarihinin batıya açılan kapısı olan Doğu Avrupa’daki Türk varlığını inceler. Avrupa Hunları’nın 4. yüzyılda başlayan büyük göç hareketiyle birlikte, Türkler Doğu Avrupa’da siyasi, askerî ve kültürel izler bırakmışlardır. Hunların ardından Avarlar, Sabarlar, Hazarlar gibi güçlü konfederasyonlar, hem göçebe hem de yerleşik kültürüyle bölgeye hâkim olmuşlardır.
Attila gibi efsanevi liderlerle Roma dünyasını sarsan Türkler, Hazarlar gibi büyük imparatorluklar kurarak dini hoşgörü, ticaret ve barış düzeni sağlamışlardır. Büyük Bulgar Devleti’nin parçalanmasıyla ortaya çıkan Tuna ve İtil Bulgarları farklı yönlerde gelişmiş, biri Slav kültürüne katılmış, diğeri ise İslamiyet’i kabul ederek Türk-İslam tarihine geçmiştir.
Peçenekler ve Uzlar gibi göçebe savaşçılar, Bizans ile olan ilişkileriyle dikkat çekmiş, Malazgirt Savaşı gibi dönüm noktalarında Türklerin zaferine katkı sunmuşlardır. Kuman-Kıpçaklar ise dil, edebiyat ve askerî sistemleriyle Doğu Avrupa’da güçlü bir Türk varlığı oluşturmuş, Kıpçak Türkçesi gibi önemli kültürel miraslar bırakmışlardır.
Bu ünite, Türklerin sadece Orta Asya’da değil, Avrupa kıtasında da nasıl kalıcı ve etkili bir rol üstlendiklerini göstermektedir.
İçindekiler
Avrupa Hun Devleti (374–469)
1. Kuruluş Süreci ve Göç Hareketi
-
Avrupa Hunları, Batıya doğru ilerleyen Büyük Kavimler Göçü sonucunda, Orta Asya’dan koparak Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya geçen Türk toplulukları tarafından kurulmuştur.
-
374 yılında, Hunlar, Alanları ve Ostrogotları mağlup ederek Avrupa’ya girmiş ve kısa sürede etkili bir güç hâline gelmişlerdir.
-
Bu gelişme, Batı Roma İmparatorluğu’nu sarsan Kavimler Göçü’nün başlamasına neden olmuştur.
2. Devletin Kuruluşu
-
Avrupa’ya gelen Hunlar, ilk olarak bugünkü Macaristan topraklarında yerleşerek bir merkez oluşturdular.
-
Hunlar, bu süreçte disiplinli atlı orduları ve etkili savaş taktikleriyle dikkat çektiler.
-
Başlangıçta bir konfederasyon olan yapı, zamanla merkezî bir devlet düzenine evrildi.
3. Attila Dönemi (434–453)
-
Avrupa Hunları’nın en parlak dönemi, Attila dönemidir.
-
Attila, amcası Rua’dan sonra kardeşi Bleda ile birlikte tahta çıkmış, ardından kardeşini bertaraf ederek tek başına iktidar olmuştur.
-
Attila, “Tanrının Kırbacı” unvanıyla anılmıştır.
-
447 yılında Balkanlar’a büyük seferler düzenlemiş, Doğu Roma (Bizans)’ı vergiye bağlamıştır.
-
Doğu Roma ile Margos Antlaşması (435) ve Anatolios Antlaşması (447) bu döneme aittir.
4. Batı Roma İlişkileri ve Galya Seferi
-
451 yılında Attila, Galya Seferi’ne çıkarak Roma topraklarına yönelmiştir.
-
Ancak Katalaunum Savaşı’nda (451) Roma ve Germen birleşik kuvvetleriyle yapılan savaş kesin bir sonuç vermemiştir.
-
452 yılında İtalya Seferi’ne çıkan Attila, Roma üzerine yürümüş ancak Papa I. Leo’nun ricacı heyetiyle geri çekilmiştir.
5. Hunların Sonu
-
Attila’nın 453’te ölümü, Avrupa Hun Devleti’nin dağılma sürecini başlatmıştır.
-
Yerine geçen oğulları arası taht kavgaları, boylar arasında çözülmelere ve merkezi otoritenin zayıflamasına yol açtı.
-
469 yılına gelindiğinde, Hunlar Pannonya’daki güçlerini kaybetmiş, kalan boylar çeşitli Avrupa milletleri içinde erimiş veya doğuya çekilmiştir.
Genel Değerlendirme
-
Avrupa Hunları, ilk Türk devleti olarak Avrupa’da siyasi bir varlık kurmuş ve hem Roma dünyasını hem de Avrupa’nın etnik yapısını derinden etkilemiştir.
-
Attila, sadece Türk tarihinde değil, Avrupa tarih yazımında da güçlü bir figür olarak yer edinmiştir.
-
Avrupa Hun Devleti, Türk tarihinin batıya açılan ilk kapısı olarak kabul edilir.
Attila ve Batı Roma Münasebetleri
1. Attila’nın Kişiliği ve Liderliği
-
Attila, Avrupa Hunlarının en güçlü hükümdarıdır ve tarihte “Tanrının Kırbacı” unvanıyla anılmıştır.
-
Askerî zekâsı, diplomatik yetenekleri ve otoriter liderliği ile hem düşmanlarının hem müttefiklerinin dikkatini çekmiştir.
-
Hunların başında tek lider olarak 434–453 yılları arasında hüküm sürmüştür.
2. Batı Roma ile İlk Temaslar
-
Attila, doğu sınırlarını güvenceye aldıktan sonra, yönünü Batı Roma İmparatorluğu’na çevirmiştir.
-
Bu sırada Batı Roma iç sorunlar, Germen akınları ve siyasî parçalanmalarla sarsılmaktaydı.
-
Attila, bu durumdan faydalanarak Batı Roma topraklarına ilerlemiştir.
3. Galya Seferi ve Katalaunum Savaşı (451)
-
451 yılında Attila, büyük bir orduyla Galya (Fransa) üzerine sefere çıkmıştır.
-
Amacı, Batı Roma’ya gözdağı vermek ve Galya’daki egemenliği genişletmekti.
-
Ancak Aetius komutasındaki Batı Roma ordusu, Vizigotlarla ittifak kurarak Hunlara karşı cephe aldı.
-
Katalaunum Ovası’nda yapılan büyük savaş, belirgin bir galibiyetle sonuçlanmamış ancak Attila’nın ilerleyişi durdurulmuştur.
-
Bu savaş, Avrupa tarihinde “dönüm noktası” olarak kabul edilir.
4. İtalya Seferi ve Papa ile Görüşme (452)
-
Attila, Galya’daki seferin ardından 452’de İtalya üzerine yürüdü.
-
Kuzey İtalya’daki birçok kenti ele geçirdi; Akvileya şehri tahrip edildi.
-
Roma halkı büyük korkuya kapıldı.
-
Papa I. Leo’nun başında olduğu bir elçilik heyeti, Attila ile görüşerek şehir yağmalanmadan geri çekilmesini sağladı.
-
Bu olay, Papa’nın siyasî etkisinin artmasına ve Attila’nın Batı Roma üzerindeki karizmasının pekişmesine neden oldu.
5. Diplomatik ve Psikolojik Etki
-
Attila, Batı Roma’ya karşı savaş kadar psikolojik baskı ve diplomatik manevralarla da üstünlük kurmuştur.
-
Roma, Attila’ya karşı sürekli barış talepleri, elçilik heyetleri ve hediyeler sunmak zorunda kalmıştır.
-
Batı Roma kaynaklarında Attila, bir yıkıcı güç olmakla birlikte aynı zamanda saygı duyulan bir lider olarak da anılmıştır.
6. Attila’nın Ölümü ve Sonrası
-
Attila, 453 yılında gece uykusunda geçirdiği burun kanaması sonucu ölmüştür (evlendiği gece olduğu rivayet edilir).
-
Ardından gelen oğulları arasındaki taht kavgaları, Avrupa Hun Devleti’ni kısa sürede dağılma sürecine sokmuştur.
Genel Değerlendirme
-
Attila, Türk ve dünya tarihinde önemli bir askerî lider olarak öne çıkar.
-
Batı Roma ile olan ilişkileri, savaş, diplomasi ve psikolojik baskı unsurlarını birlikte içerir.
-
Attila’nın faaliyetleri, Roma İmparatorluğu’nun çözülme sürecini hızlandırmış ve Avrupa tarihinde Türk adının kalıcı bir etki bırakmasını sağlamıştır.
Hunların Sonu
1. Attila’nın Ölümü (453)
-
Avrupa Hun Devleti’nin çöküş süreci, doğrudan Attila’nın beklenmedik ölümüyle başlamıştır.
-
Attila, 453 yılında yeni evlendiği gece geçirdiği ani bir burun kanaması sonucu hayatını kaybetmiştir.
-
Ölümünden sonra, devletin temelini oluşturan karizmatik liderlik ve merkezi otorite dağılmıştır.
2. Taht Kavgaları ve İç Çatışmalar
-
Attila’nın ölümünden sonra yerine oğulları geçti:
-
İlek, Dengizik ve İrnek arasında şiddetli taht kavgaları yaşandı.
-
-
Bu çatışmalar, Hun boyları arasında çözülmelere ve farklı yöneticilere bağlı grupların ayrılmasına neden oldu.
3. Germen Boylarının Ayaklanmaları
-
Attila döneminde Hunlara bağlı olan Ostrogot, Gepid, Herul, Suev gibi Germen kavimleri, otorite boşluğundan yararlanarak ayaklandılar.
-
455 yılında Nedao Savaşı‘nda Hun ordusu, Germen kavimleri tarafından bozguna uğratıldı.
-
Bu savaş, Avrupa Hun Devleti’nin fiilen sonunu getirmiştir.
4. Hun Boylarının Dağılması
-
Hunların bir kısmı:
-
Doğu Avrupa’ya çekilmiş,
-
Karadeniz’in kuzeyi ve Kafkasya’ya yerleşmiş,
-
Zamanla Bulgarlar, Sabirler ve Hazarlar gibi yeni Türk topluluklarına karışmışlardır.
-
-
Bazı Hun kolları, Bizans hizmetine girerek askerî ücretli birlikler (federatlar) hâline gelmiştir.
5. Hunların Tarihteki Mirası
-
Avrupa Hunları’nın çöküşüyle birlikte kurdukları siyasi yapı sona ermiş olsa da,
-
Avrupa’daki etnik yapının şekillenmesinde,
-
Roma İmparatorluğu’nun çözülmesinde,
-
Türk adının Avrupa tarihinde kalıcı olarak yer edinmesinde büyük rol oynamışlardır.
-
-
Ayrıca Avrupa Hunları, Batı dünyasında “doğudan gelen tehdit” imajının oluşmasında etkili olmuşlardır.
Genel Değerlendirme
-
Avrupa Hun Devleti, karizmatik liderliğe dayalı bir Türk konfederasyonu idi.
-
Attila’nın ölümüyle bu denge bozulmuş, iç çatışmalar ve dış baskılar neticesinde kısa sürede dağılmıştır.
-
Ancak Avrupa tarihinde bıraktıkları iz, etnik, askerî ve psikolojik açılardan derin ve kalıcı olmuştur.
Avarlar (558–805)
1. Köken ve Göç Süreci
-
Avarlar, kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte, Orta Asya’da Juan Juan adıyla anılan bir Türk-Moğol karışımı kavimden gelmişlerdir.
-
Göktürklerin Orta Asya’daki baskısı nedeniyle batıya göç ederek 6. yüzyılda Karadeniz’in kuzeyine, ardından Orta Avrupa’ya (Macaristan havzası) yerleşmişlerdir.
-
558 yılında Bizans ile diplomatik ilişkiler kurmuşlar, kısa sürede Tuna boylarında egemenlik kurmuşlardır.
2. Avar Kağanlığı ve Orta Avrupa’daki Varlıkları
-
Avarlar, 6. yüzyılda Pannonya Ovası‘nda merkezî bir yönetim kurarak Avar Kağanlığı adı verilen güçlü bir devlet oluşturdular.
-
Bu devlet, doğu Avrupa’daki Germen ve Slav kavimleri üzerinde hâkimiyet kurdu.
-
Başlarında “Kağan” unvanlı yöneticiler vardı ve siyasi yapıları büyük oranda Göktürk geleneklerine dayanıyordu.
3. Bizans ve Avar İlişkileri
-
Avarlar, zaman zaman Bizans’la dostane ilişkiler, zaman zaman da savaşlar ve kuşatmalar yoluyla etkileşim içinde olmuşlardır.
-
626 yılında Slavlarla birlikte İstanbul’u kuşatmışlar, ancak bu kuşatma başarısız olmuştur.
-
Bizans kaynaklarında Avarlar, kuvvetli süvarileri ve kuşatma teknikleriyle tanınırlar.
4. Askerî Güç ve Savaş Teknolojisi
-
Avarlar, özellikle savaş arabaları, kuşatma kuleleri, mancınık kullanımı gibi teknikleri Avrupa’ya taşımışlardır.
-
Bu teknolojiler daha sonra Avrupalı topluluklar tarafından örnek alınmıştır.
-
Ayrıca atlı birliklerin organizasyonu konusunda Hunlardan sonra Avrupa’da en etkili Türk topluluğu olmuşlardır.
5. Çöküş Süreci
-
-
yüzyılın sonlarında, Frank Kralı Şarlman (Charlemagne) tarafından düzenlenen seferler sonucu Avar gücü kırılmıştır.
-
-
791–796 yılları arasında yapılan savaşlarda, Avarlar ağır kayıplar vererek Orta Avrupa’daki egemenliklerini yitirdiler.
-
805 yılına gelindiğinde, Avar Kağanlığı tarih sahnesinden tamamen silinmiştir.
6. Kültürel Etki ve Miras
-
Avarlar, özellikle Slav ve Germen kavimleri üzerinde kültürel etki bırakmışlardır.
-
Bazı Slav topluluklarının sosyal ve askerî örgütlenmeleri Avar sistemine göre şekillenmiştir.
-
Macaristan’da arkeolojik olarak keşfedilen kurganlar, Avar kültürünün zenginliğini göstermektedir.
Genel Değerlendirme
-
Avarlar, Avrupa’da devlet kuran ikinci büyük Türk topluluğudur (ilk Avrupa Hunları).
-
Bizans’a karşı düzenledikleri akınlar, Slavlarla olan ilişkileri ve askerî teknolojileriyle Avrupa’daki siyasi dengeyi etkilemişlerdir.
-
Kısa sürede büyük bir güç hâline gelmelerine rağmen, Franklar karşısında kalıcı olamamışlardır.
-
Yine de Avar Kağanlığı, Hunlardan sonra Avrupa’da kurulan en organize Türk devletlerinden biri olarak tarih sahnesinde önemli bir yer tutar.
Sabarlar (469–576)
1. Köken ve Göç Süreci
-
Sabarlar (veya Sabirler), 5. yüzyılın sonlarında Batı Sibirya ile Hazar Denizi çevresinde yaşayan Türk kökenli bir topluluktur.
-
Avrupa Hunları’nın dağılmasından sonra ortaya çıkan bağımsız ve savaşçı bir Türk boyudur.
-
Adları bazı kaynaklarda “Sabar, Sabir, Savir” şeklinde geçer.
2. Yerleştikleri Coğrafya
-
Sabarlar, özellikle Kafkaslar’ın kuzeyi, Hazar Denizi çevresi, Don ve Volga nehirleri arasındaki bölgeye yerleşmişlerdir.
-
Aynı dönemde Bizans, Sasani ve diğer kavimlerle sık sık temas ve çatışma hâlinde olmuşlardır.
3. Askerî Güç ve Akınlar
-
Sabarlar, çok iyi organize edilmiş atlı ordulara sahipti.
-
Hazar Denizi’nin kuzeyinden başlayarak Kafkaslar üzerinden İran ve Anadolu’ya kadar akınlar düzenlediler.
-
Bizans ve Sasani topraklarına akınlar yaparak özellikle 5. ve 6. yüzyılda dikkat çeken bir güç hâline geldiler.
-
En etkin oldukları dönem, Anastasius (Bizans) ve I. Khosrow (Sasani) dönemleridir.
4. Siyasî ve Diplomatik Faaliyetler
-
Sabarlar, zaman zaman Bizans ve Sasanilerle ittifaklar veya çatışmalar içine girdiler.
-
Bu siyasî manevralarla bölgedeki varlıklarını korumaya çalıştılar.
-
Ayrıca diğer bozkır halkları (Avarlar, Bulgarlar, Hazarlar) ile temas hâlindeydiler.
5. Zayıflama ve Dağılma
-
-
yüzyılın ortalarına doğru Sabarlar, hem iç karışıklıklar hem de Avar ve Göktürk baskıları nedeniyle zayıfladılar.
-
-
576 yılı civarında tarih sahnesinden silindiler veya Hazarlar ve Bulgarlar gibi kavimler içinde eridiler.
6. Kültürel Özellikler
-
Sabarlar hakkında yazılı belge azdır; ancak,
-
Göçebe bozkır yaşamına uygun, atlı savaşçı bir topluluk oldukları bilinmektedir.
-
Orta Asya step kültürü, toplumsal ve askerî yapılarında hâkimdir.
-
Kurgan tipi mezarlarda bulunan silah ve at kemikleri, bu yapıyı destekler.
-
Genel Değerlendirme
-
Sabarlar, Avrupa Hunları sonrası dönemde Kafkaslar ve Doğu Avrupa’da kısa süreli de olsa etkili olmuş bir Türk topluluğudur.
-
Özellikle Bizans-Sasani çekişmesinde önemli bir denge unsuru olmuş, Orta Çağ başlarında Türk adının batıdaki etkinliğini devam ettirmiştir.
-
Sonraki Türk boylarının (örneğin Hazarlar) etnik ve askerî temellerinde Sabar izleri olduğu kabul edilmektedir.
Hazarlar (630–965)
1. Köken ve Kuruluş
-
Hazarlar, Göktürk Kağanlığı’nın batı kanadında yer alan bir Türk boyudur.
-
Göktürklerin yıkılmasının ardından 630 yılında bağımsızlıklarını ilan ederek Hazar Kağanlığı’nı kurmuşlardır.
-
Merkezi, bugünkü Dağıstan – Hazar Denizi kıyıları arasında kalan bölgedeydi.
-
Devlet adını Hazar Denizi’nden almıştır.
2. Hazar Devleti’nin İmparatorluk Haline Gelmesi
-
-
yüzyılın sonlarından itibaren Hazarlar:
-
Kafkaslar’ın kuzeyi,
-
Volga Nehri çevresi,
-
Doğu Avrupa’nın geniş kesimlerini kapsayan büyük bir alanda hâkimiyet kurmuşlardır.
-
-
-
yüzyılda en güçlü dönemlerini yaşamışlar ve Doğu Avrupa’nın en büyük siyasi gücü hâline gelmişlerdir.
-
-
Hazarlar, Karadeniz ile Hazar Denizi arasındaki ticaret yollarını kontrol ettikleri için ekonomik bakımdan da çok güçlüydüler.
3. Dinî Yapı ve Museviliği Benimsemeleri
-
Hazarlar çok inançlı bir toplumdu. Toplumda:
-
Türk inancı (Gök Tanrı),
-
Hristiyanlık,
-
İslamiyet,
-
Musevilik bir arada yaşanıyordu.
-
-
-
yüzyılda Hazar hükümdarları Museviliği resmî din olarak kabul etmişlerdir. Bu durum tarihte benzersizdir.
-
-
Devlet yönetiminde dinî hoşgörü hakimdi; bu durum, ticaret yollarındaki çok uluslu yapıyı desteklemiştir.
4. İdarî Yapı ve Sosyal Hayat
-
Hazar Kağanlığı’nın en tepesinde “Kağan” bulunurdu; fakat bu unvan sembolikti.
-
Asıl yönetim gücü, “Bek” veya “Hakan Bek” adlı ikinci bir hükümdarda toplanmıştı.
-
Toplumda:
-
Türk kökenli soylular,
-
yerel halklar (Alanlar, Slavlar, Fin-Ugorlar) ve
-
ticaretle uğraşan Yahudi, Müslüman ve Hristiyan unsurlar birlikte yaşamıştır.
-
-
Ordu ve yöneticiler genellikle Türk asıllıydı.
5. Ekonomik ve Ticarî Güç
-
Hazarlar, İpek Yolu’nun kuzey kolunu ve Volga ticaret hattını kontrol ediyordu.
-
Çin, Arap, Bizans ve Viking tüccarları Hazarlara vergi öderdi.
-
Müslüman tacirlerin faaliyetleri sonucu İslamiyet özellikle halk arasında yaygınlaşmıştır.
6. Dış İlişkiler ve Yıkılış
-
Hazarlar, özellikle Araplarla uzun süre savaşmış ve İslamiyet’in kuzeye yayılmasını yüzyıllarca engellemişlerdir.
-
Bizans ile dostane ilişkiler kurarak, Araplara karşı zaman zaman ittifak yapmışlardır.
-
-
yüzyılda, Rus Knezliklerinin güçlenmesi ve ticaret yollarının değişmesi ile zayıflamaya başladılar.
-
-
965 yılında Kiev Knezliği Prensi Svyatoslav, Hazarların merkezine saldırarak devleti yıkmıştır.
Genel Değerlendirme
-
Hazarlar, Türk tarihinin ilk büyük çok dinli ve çok uluslu devleti olarak kabul edilir.
-
Museviliği kabul eden tek Türk devleti olmalarıyla dikkat çekerler.
-
Yüzyıllarca Doğu Avrupa’da barış ve ticaretin garantörü olmuşlar, İslamiyet’in kuzeye yayılmasını uzun süre engelleyerek bölgesel denge unsuru olmuşlardır.
-
Hazar Barışı adı verilen dönem, bu devletin istikrar ve hoşgörü anlayışının bir göstergesidir.
Büyük Bulgar Devleti (630–665)
1. Kuruluş ve Köken
-
Büyük Bulgar Devleti, Hazarların baskısından kaçarak batıya yönelen Bulgar Türkleri tarafından kurulmuştur.
-
Kurucusu, Kubrat Han adlı bir Türk liderdir.
-
Devlet, 630 yılı civarında Karadeniz’in kuzeyinde, Dinyester ile İdil (Volga) nehirleri arasında kurulmuştur.
-
Bu devletin halkı, Türk kökenli Bulgarlar ile Fin, Slav ve İran kökenli bazı toplulukların birleşiminden oluşuyordu.
2. Kubrat Han Dönemi
-
Kubrat Han, Göktürk geleneğine uygun olarak Kağan unvanını taşıyordu.
-
Bizans ile iyi ilişkiler kurmuş, hatta Bizans İmparatoru Herakleios tarafından “Arkadaş ve Müttefik” unvanı verilmiştir.
-
Döneminde siyasi birlik ve istikrar sağlanmış, Büyük Bulgar Devleti Doğu Avrupa’nın güçlü Türk devleti hâline gelmiştir.
3. Dağılma Süreci
-
Kubrat Han’ın 665’teki ölümü ile birlikte oğulları arasında taht kavgaları başlamıştır.
-
Bu süreçte:
-
Hazarlar batıya doğru ilerlemiş,
-
Bulgarlar üzerindeki baskıyı artırmışlardır.
-
-
Devlet çok geçmeden beş kola ayrılmıştır ve bu kollar farklı yönlere dağılmıştır.
4. Beş Koldan Öne Çıkanlar
-
Asparuh’un önderliğindeki grup, Tuna Nehri’ni geçerek Balkanlar’a ulaşmış ve Tuna Bulgar Devleti’ni (681) kurmuştur.
-
Kotrak’ın önderliğindeki grup, İdil (Volga) bölgesine çekilerek İtil Bulgar Devleti’ni oluşturmuştur.
Bu şekilde, Büyük Bulgar Devleti’nin mirası, Tuna ve İtil Bulgarları üzerinden tarihî süreklilik kazanmıştır.
5. Genel Özellikler
-
Büyük Bulgar Devleti, ilk kez Bulgar adıyla kurulan Türk devletidir.
-
Geniş bir coğrafyada etkili olmuş, farklı kültürlerle temas kurmuştur.
-
Devletin ömrü kısa olmasına rağmen, sonraki yüzyıllarda kurulan Bulgar devletleri için siyasi ve kültürel temel oluşturmuştur.
Genel Değerlendirme
-
Büyük Bulgar Devleti, Türklerin Doğu Avrupa’da kurduğu ilk büyük federatif yapılardan biridir.
-
Dağılışı sonucu ortaya çıkan Tuna ve İtil Bulgarları, farklı tarihsel gelişmeler göstermiştir:
-
Tuna Bulgarları zamanla Slavlaşmış ve Hristiyanlığı benimsemiştir.
-
İtil Bulgarları ise İslamiyet’i benimseyerek Türk-İslam tarihinin bir parçası olmuştur.
-
-
Kubrat Han’ın siyasi birliği sağlamadaki başarısı, Göktürk mirasının Batı’ya taşındığını göstermektedir.
Tuna Bulgar Devleti (681–864)
1. Kuruluş Süreci
-
Tuna Bulgar Devleti, Büyük Bulgar Devleti’nin dağılması sonrası Kubrat Han’ın oğlu Asparuh tarafından kurulmuştur.
-
Asparuh, Hazar baskısından kaçarak Karadeniz’in batısına, Tuna Nehri’nin güneyine (bugünkü Bulgaristan) yerleşmiştir.
-
681 yılında Bizans İmparatorluğu ile yaptığı savaşta Bizans’ı mağlup etmiş, ardından Bizans Tuna Bulgar Devleti’ni resmen tanımıştır.
2. Yerleşik Hayata Geçiş ve Toplumsal Yapı
-
Tuna Bulgarları, ilk yıllarında göçebe unsurlar taşısa da, kısa sürede yerleşik hayata geçmiş ve şehirleşme faaliyetlerine başlamışlardır.
-
Toplumda hem Türk soylu Bulgarlar, hem de yerli Slav ve Trak halkları birlikte yaşamıştır.
-
Bu karışım zamanla Slavlaşma sürecini hızlandırmıştır.
3. Askerî Güç ve Bizans’la İlişkiler
-
Tuna Bulgarları, Bizans İmparatorluğu ile sık sık savaşmış; Bizans’ın Balkanlar’daki etkisini önemli ölçüde kırmışlardır.
-
Başkentleri Pliska ve daha sonra Preslav şehirleri, mimarî ve askerî yapılarıyla öne çıkmıştır.
-
-
yüzyılda Tervel Han, Bizans’a karşı düzenlediği seferlerle hem toprak kazanmış hem de prestij elde etmiştir.
-
4. Hristiyanlık ve Slavlaşma
-
-
yüzyılda, özellikle Krum ve Boris dönemlerinde Tuna Bulgar Devleti siyasi olarak güçlenmiştir.
-
-
Boris Han (Boris-Mihail) döneminde, 864 yılında Hristiyanlık resmî din olarak kabul edilmiştir.
-
Bu gelişme, devletin Bizans ile ilişkilerini yumuşatmış ancak aynı zamanda Türk kimliğinin zayıflamasına neden olmuştur.
-
Hristiyanlıkla birlikte Slav kültürünün etkisi artmış, devlet yapısı Slav merkezli hâle gelmiştir.
5. Kültürel Gelişmeler
-
Kiril alfabesi ve Slavca’nın yazı dili olarak kullanımı, bu dönemde gelişmiştir.
-
Özellikle Preslav Kültür Merkezi, erken dönem Slav-Ortodoks dünyasında önemli bir eğitim ve kültür merkezi olmuştur.
-
Mimari, heykelcilik, taş işçiliği gibi alanlarda Bizans etkisiyle gelişmeler yaşanmıştır.
6. Dönüşüm ve Slavlaşma
-
Hristiyanlık ve Slavlaşma süreci sonunda Tuna Bulgarları, etnik olarak Türk kimliğinden uzaklaşmış, Slav-Hristiyan kültürüne entegre olmuşlardır.
-
-
yüzyıldan sonra kurulan Bulgar Krallıkları artık Türk değil Slav karakterli devletler olarak tarih sahnesine çıkmıştır.
-
Genel Değerlendirme
-
Tuna Bulgar Devleti, Avrupa’da kurulan ikinci büyük Türk devletidir.
-
Hem askerî başarıları hem de Hristiyanlıkla birlikte geçirdiği dönüşüm süreciyle, Avrupa-Ortodoks tarihine büyük katkı sağlamıştır.
-
Ancak resmî dilin Slavca’ya dönmesi ve Hristiyanlıkla gelen kültürel değişim, bu devletin zamanla Türk kimliğinden kopmasına neden olmuştur.
-
Bu yönüyle Tuna Bulgarları, Türk tarihinden ayrılarak Slav tarihinin parçası hâline gelmiştir.
İtil (Volga) Bulgarları Devleti (680–1399)
1. Kuruluş Süreci ve Coğrafya
-
İtil Bulgarları, Büyük Bulgar Devleti’nin dağılması sonrasında Kubrat Han’ın oğlu Kotrak önderliğinde İdil (Volga) Nehri çevresine göç eden Bulgar Türkleri tarafından kurulmuştur.
-
Devletin merkezi, İtil (bugünkü Volgograd yakınları) ve çevresidir.
-
Kuruluş tarihi net olmamakla birlikte 680 civarı kabul edilmektedir.
2. Yerleşik Hayat ve Ekonomik Yapı
-
İtil Bulgarları, yerleşik hayata geçen ilk Türk toplulukları arasında yer alır.
-
Tarım, hayvancılık, demircilik ve özellikle ticaret ile uğraşmışlardır.
-
Volga ticaret yolu üzerinde yer almaları, onları Orta Asya, Orta Doğu ve Avrupa arasında aracı bir güç haline getirmiştir.
3. İslamiyet’in Kabulü (922)
-
İtil Bulgarları, 10. yüzyılın başlarında İslamiyet’le tanışmış ve 925 yılında resmî din olarak kabul etmişlerdir.
-
Bu olay, Abbasî halifesi El-Muktedir’in gönderdiği elçilik heyeti ile belgelenmiştir.
-
Elçi İbn Fadlan, bu seyahatini ayrıntılı bir şekilde kaydetmiş ve ünlü “Rihle” (Seyahatname) eserinde bu bilgileri aktarmıştır.
4. Devlet Yapısı ve Kültür
-
İtil Bulgarları, şehirleşmiş, düzenli vergilendirme ve hukuk sistemine sahip bir devlet kurmuşlardı.
-
Başkentleri, Bolgar şehri, dönemin en önemli kültürel ve ticarî merkezlerinden biri olmuştur.
-
Dönemin mimarî kalıntıları arasında camiler, saray kalıntıları ve hamamlar yer alır.
-
Arap alfabesiyle yazılmış eserler, İslamî eğitimin ve bilim faaliyetlerinin geliştiğini gösterir.
5. Dış İlişkiler
-
Hazarlar, Ruslar, Bizanslılar ve Müslüman dünyayla siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmuşlardır.
-
Özellikle Abbasî Halifeliği ile iyi ilişkiler içinde olmuşlardır.
-
Müslüman tüccarlar sayesinde İslam kültürü ve ticareti gelişmiştir.
6. Yıkılış Süreci
-
-
yüzyılda Altın Orda Devleti’nin egemenliğine girmişler, yarı özerk olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.
-
-
Bulgar şehri, 1236 yılında Moğollar tarafından tahrip edilmiştir.
-
1391 yılında Timur’un seferleri ve Altın Orda’nın çözülmesiyle birlikte İtil Bulgarları tarih sahnesinden silinmiştir.
7. Miras ve Önemi
-
İtil Bulgarları, İslamiyet’i kabul eden ikinci büyük Türk devleti olarak kabul edilir.
-
Volga Bulgarları’nın torunları arasında bugün Tatarlar ve Başkurtlar gösterilir.
-
İslamî ilimlerin Orta Volga’ya taşınmasında ve bölgedeki İslamiyet’in kalıcılığında çok önemli bir rol oynamışlardır.
Genel Değerlendirme
-
İtil Bulgarları, hem İslam dünyasına hem de Türk tarihine köprü olan bir devlettir.
-
İslamiyet’in kuzeyde yayılmasını sağlamış, ticaret, şehirleşme ve eğitim alanlarında gelişmiş bir toplum oluşturmuşlardır.
-
Abbasî halifeliğiyle olan ilişkileri sayesinde, Orta Asya’da Türk-İslam sentezinin önemli bir temsilcisi olmuşlardır.
Peçenekler (860–1091)
1. Köken ve Göç Süreci
-
Peçenekler, 9. yüzyılda Orta Asya’dan batıya göç eden Türk boylarından biridir.
-
Göktürk ve Uygur etkisi altında kalan Peçenekler, daha sonra Oğuz, Hazar ve Karluklar arasındaki baskılar nedeniyle Karadeniz’in kuzeyine yönelmişlerdir.
-
Göç ettikleri bölge, Don ve Dinyeper nehirleri arası, yani bugünkü Ukrayna stepleridir.
2. Yaşam Tarzı ve Toplumsal Yapı
-
Peçenekler, göçebe ve yarı göçebe yaşam tarzını benimsemişlerdir.
-
8 boya ayrılan bir kabile konfederasyonu hâlindeydiler.
-
Başlarında “yabgu” unvanını taşıyan liderler bulunurdu.
-
Askerî yetenekleriyle öne çıkan Peçenekler, hafif süvari birlikleriyle meşhurdu.
3. Bizans ve Peçenekler
-
-
yüzyıldan itibaren Peçenekler, Bizans İmparatorluğu ile yoğun ilişki içine girmiştir.
-
-
Bizans, Peçenekleri zaman zaman Bulgarlar, Macarlar ve Ruslara karşı paralı asker olarak kullanmıştır.
-
Peçenekler de bu sayede hem Bizans’tan ganimet hem de siyasi avantaj elde etmişlerdir.
4. Diğer Kavimlerle İlişkileri
-
Peçenekler, Kiev Rusları ile sık sık çatışma yaşamıştır.
-
Rus kroniklerinde, Peçeneklerin sık sık Don-Volga-Karadeniz hattında yağma akınları yaptığı belirtilmiştir.
-
Zaman zaman Hazarlar ve Macarlarla ittifak yapmışlardır.
5. Malazgirt Savaşı ve Rolü
-
Peçeneklerin bir kısmı, 11. yüzyılda Bizans hizmetine girmiştir.
-
1071 Malazgirt Savaşı’nda Bizans ordusu içinde yer alan Peçenekler, savaş esnasında Selçuklu tarafına geçmişlerdir.
-
Bu olay, Malazgirt’in kazanılmasında önemli bir etken olmuştur.
6. Yıkılış Süreci
-
1091 yılında Bizans, Peçeneklerin Balkanlar’daki artan etkisinden rahatsız olmuştur.
-
Levunion Savaşı’nda Bizans ordusu ve Kuman-Kıpçak destekli kuvvetler, Peçenekleri ağır bir yenilgiye uğrattı.
-
Bu savaş sonrası Peçenekler büyük ölçüde tarihten silindiler veya diğer Türk boylarıyla eriyerek kayboldular.
7. Kültürel Özellikler
-
Peçenekler, yazılı kültür oluşturmamışlar, ancak bozkır yaşamının tüm karakteristik özelliklerini taşımışlardır.
-
Okçuluk, süvarilik ve hayvancılık, temel yaşam biçimlerini oluşturur.
-
Hristiyan ve Müslüman kaynaklarda, Peçenekler çoğunlukla sert savaşçılar ve güvenilir paralı askerler olarak anlatılır.
Genel Değerlendirme
-
Peçenekler, Karadeniz’in kuzeyinde kurdukları hâkimiyet ve Bizans ilişkileriyle Türk tarihinin önemli unsurlarındandır.
-
Bizans siyaseti içindeki etkileri, Malazgirt’teki taraf değişiklikleri, onların Türk-İslam tarihine dolaylı katkılar sunduğunu gösterir.
-
Her ne kadar kalıcı bir devlet yapısı kuramasalar da, Orta Çağ Avrupası’nda Türk varlığının sürekliliğine katkı sağlamışlardır.
Uzlar (860–1068)
1. Köken ve Adlandırma
-
Uzlar, bazı kaynaklarda “Oğuz” ya da “Oğur” adıyla da anılan, Türk soylu bir göçebe topluluktur.
-
Kökenleri Batı Göktürkleri’ne ve Oğuzların batı koluna dayanmaktadır.
-
İsimleri Grek kaynaklarında “Ouzoi” şeklinde geçer; Slav ve Rus kaynaklarında ise “Uzi” olarak kaydedilmiştir.
2. Göç ve Yerleşim Alanları
-
Uzlar, 9. yüzyıldan itibaren, Karadeniz’in kuzeyinde, özellikle Don ve Dinyester nehirleri arasındaki bozkırlarda yaşamışlardır.
-
Bu bölgede Peçenekler, Hazarlar ve Kıpçaklar gibi diğer Türk topluluklarıyla hem mücadele hem de etkileşim içinde olmuşlardır.
3. Sosyal ve Siyasi Yapı
-
Uzlar da tıpkı Peçenekler gibi, göçebe hayat tarzına sahipti.
-
Boylar hâlinde organize olmuş, yabgu unvanlı liderlerce yönetilmişlerdir.
-
Kabileler arası gevşek bir konfederasyon yapısına sahiptiler; bu da uzun vadeli siyasi birlik kurmalarını zorlaştırmıştır.
4. Dış İlişkiler ve Akınlar
-
Uzlar, Karadeniz’in kuzeyinden başlayarak Bizans, Kiev Rusları ve Balkanlar’a doğru birçok yağma seferi düzenlemişlerdir.
-
Bizans kaynaklarında, Uzlar genellikle saldırgan ve tehlikeli göçebeler olarak tanımlanır.
-
-
yüzyılda Kıpçakların baskısı ile yerleşim alanlarını kaybeden Uzlar, güneye, Balkanlar’a doğru göç etmişlerdir.
-
5. Bizans Hizmetine Giriş
-
Uzların bir kısmı Bizans’a sığınarak paralı asker olarak görev yapmış, böylece Balkan topraklarına yerleşmişlerdir.
-
Bu süreçte Hristiyanlaşma başlamış ve bir kısmı Bizans kültürüne asimile olmuştur.
-
Uzlar, Bizans iç politikalarında ve savaşlarında zaman zaman etkin olmuşlardır.
6. Uzlar ve Malazgirt Savaşı (1071)
-
Malazgirt Savaşı öncesinde, Bizans ordusunda yer alan Uzların bir kısmı, savaş sırasında Selçuklu tarafına geçmiş ve Türklerin zaferinde etkili olmuşlardır.
-
Bu olay, Anadolu’nun Türkleşmesinde dolaylı katkı sağlayan önemli bir gelişmedir.
7. Zayıflama ve Dağılma
-
-
yüzyılın ortalarından itibaren, Uzlar siyasal olarak zayıflamış ve Kıpçaklar ile birleşmişlerdir.
-
-
Bazı Uz boyları Bulgar, Romen ve Sırp halklarıyla karışarak tarih sahnesinden çekilmiştir.
-
Bir kısmı ise Anadolu’ya göç ederek Oğuz-Türkmen gruplarına katılmıştır.
Genel Değerlendirme
-
Uzlar, devlet kuramayan ama tarihî etkileri büyük olan bir Türk topluluğudur.
-
Bizans ve Selçuklu tarihindeki rolleri, özellikle Malazgirt’teki taraf değiştirmeleri, Türk tarihi açısından anlamlıdır.
-
Göçebelikten yerleşik hayata geçişte yaşadıkları değişim, birçok Türk topluluğunun izlediği yolu temsil eder.
Kuman-Kıpçaklar (1000–1303)
1. Köken ve Adlandırma
-
Kumanlar ve Kıpçaklar, aslında birbirinden farklı iki Türk boyudur.
-
Ancak 11. yüzyıldan itibaren aynı coğrafyada birleşerek ortak bir konfederasyon oluşturmuşlar, bu yüzden tarih yazımında genellikle “Kuman-Kıpçaklar” olarak birlikte anılırlar.
-
Batı’da “Kuman”, Doğu’da ise “Kıpçak” adları daha yaygındır.
2. Coğrafi Yayılım
-
Kuman-Kıpçaklar, 11. yüzyıldan itibaren:
-
İrtiş Nehri’nden Tuna Nehri’ne kadar geniş bir alana yayıldılar.
-
Karadeniz’in kuzeyi, bugünkü Ukrayna, Moldova ve Romanya toprakları üzerinde hâkimiyet kurdular.
-
-
Bu bölgeye tarihte “Deşt-i Kıpçak” (Kıpçak Bozkırı) denir.
3. Siyasi ve Toplumsal Yapı
-
Kuman-Kıpçaklar, göçebe karakterli ve boy temelli örgütlenmiş bir topluluktur.
-
Devletleşmeden ziyade, hanlıklar ve boy birlikleri hâlinde yaşamışlardır.
-
En büyük güçleri, hafif süvari birliklerine dayalı ordularıdır.
-
Liderleri genellikle han veya bey unvanı taşımıştır.
4. Dış İlişkiler ve Askerî Etki
-
Bizans, Kiev Rusları, Macarlar ve Gürcülerle hem savaş hem de ittifak ilişkileri kurmuşlardır.
-
Bazı Kuman grupları Bizans ve Macar hizmetine girerek paralı askerlik yapmışlardır.
-
-
yüzyılda Haçlı Seferleri sırasında Balkanlar’da etkili olmuşlardır.
-
5. Moğol Tehdidi ve Dağılma
-
1237–1241 yıllarında Cengiz Han’ın torunu Batu Han komutasındaki Altın Orda Moğolları, Kıpçak bozkırını istila etti.
-
Moğol saldırıları sonrası:
-
Bir kısmı Altın Orda egemenliğine girmiş,
-
Bir kısmı ise Macaristan’a sığınmış ve burada Hristiyanlaştırılarak asimile edilmiştir.
-
6. Kültürel Miras ve Kıpçak Türkçesi
-
Kuman-Kıpçaklar, Kıpçak Türkçesi denilen önemli bir lehçeyi geliştirmişlerdir.
-
Kıpçak Türkçesi, daha sonra Mısır’da Memlûkler döneminde resmi yazı dili hâline gelmiştir.
-
“Codex Cumanicus”, Kuman dilinin sözlüğünü içeren, Latin, Fars ve Kıpçakça yazılmış çok önemli bir dil eseridir.
-
Ayrıca bu lehçe, Kırım Tatarcası, Karaçay-Balkarca ve Kazakça gibi modern Türk dillerinin temelini oluşturur.
Genel Değerlendirme
-
Kuman-Kıpçaklar, Karadeniz’in kuzeyinde Türk kültürünün yüzlerce yıl boyunca güçlü bir şekilde yaşamasını sağlamışlardır.
-
Orta Çağ Avrupası’nın siyasi ve askerî dengelerinde önemli bir rol oynamışlar, Haçlılar, Moğollar, Bizans ve Macarlarla karmaşık ilişkiler kurmuşlardır.
-
Dil, edebiyat ve askerî yapı bakımından güçlü bir miras bırakmışlar; özellikle Kıpçak Türkçesi, sonraki yüzyılların bilim ve devlet dili olarak kullanılmıştır.
Doğu Avrupa Türk Devlet ve Boyları – 20 Soruluk Test
1. Avrupa Hun Devleti’nin en ünlü lideri kimdir?
A) Bumin Kağan B) Kubrat Han C) Attila D) Tervel E) Boris
2. Avrupa Hunları hangi savaşta Batı Roma kuvvetleriyle karşılaşmıştır?
A) Katalaunum B) Talas C) Manzikert D) Nedao E) Avarova
3. 626 yılında İstanbul’u kuşatan Türk topluluğu hangisidir?
A) Hunlar B) Avarlar C) Hazarlar D) Peçenekler E) Uzlar
4. Museviliği resmî din olarak kabul eden Türk devleti hangisidir?
A) Avrupa Hunları B) Avarlar C) Hazarlar D) Bulgarlar E) Uzlar
5. Kubrat Han’ın kurduğu devlet hangisidir?
A) Tuna Bulgarları B) Büyük Bulgar Devleti C) İtil Bulgarları D) Hazarlar E) Peçenekler
6. Hristiyanlığı resmî din olarak kabul eden Bulgar lider kimdir?
A) Tervel B) Asparuh C) Boris (Mihail) D) Kubrat E) Krum
7. İslamiyet’i kabul eden ilk Bulgar devleti hangisidir?
A) Tuna Bulgarları B) Büyük Bulgar Devleti C) İtil Bulgarları D) Avarlar E) Hazarlar
8. İbn Fadlan, seyahatnamesinde hangi Türk devleti hakkında bilgi vermiştir?
A) Hazarlar B) Tuna Bulgarları C) Peçenekler D) İtil Bulgarları E) Uzlar
9. Malazgirt Savaşı’nda taraf değiştirerek Selçuklulara destek olan Türk topluluğu hangisidir?
A) Avarlar B) Hazarlar C) Uzlar D) Kumanlar E) Karluklar
10. 1091’de Levunion Savaşı’nda Bizans tarafından mağlup edilen Türk topluluğu kimdir?
A) Peçenekler B) Uzlar C) Kıpçaklar D) Hazarlar E) Oğuzlar
11. Kıpçak Türkçesi hangi önemli eserde kayıt altına alınmıştır?
A) Irk Bitig B) Divanü Lügati’t-Türk C) Codex Cumanicus D) Kutadgu Bilig E) Atabetü’l Hakayık
12. Codex Cumanicus eseri hangi alanla ilgilidir?
A) Astronomi B) Askerî taktikler C) Dil ve sözlük D) Tarih E) Hukuk
13. Hazarların başkentlerinden biri aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bolgar B) İtil C) Pliska D) Kiev E) Tuna
14. Hristiyanlıkla birlikte Türk kimliğini kaybeden Bulgar devleti hangisidir?
A) Büyük Bulgar Devleti B) Tuna Bulgar Devleti C) İtil Bulgar Devleti D) Hazarlar E) Avarlar
15. Karadeniz’in kuzeyinde en uzun süre siyasi varlık sürdüren Türk topluluğu hangisidir?
A) Avarlar B) Hazarlar C) Peçenekler D) Uzlar E) Kuman-Kıpçaklar
16. Macaristan’a sığınan ve Hristiyanlaştırılan Türk topluluğu kimdir?
A) Peçenekler B) Uzlar C) Kuman-Kıpçaklar D) Bulgarlar E) Sabarlar
17. “Deşt-i Kıpçak” adı verilen bölge aşağıdakilerden hangisidir?
A) Maveraünnehir B) Volga çevresi C) Karadeniz’in kuzeyi D) Doğu Anadolu E) Horasan
18. Codex Cumanicus hangi üç dili içerir?
A) Türkçe, Arapça, Farsça B) Kıpçakça, Arapça, Moğolca C) Kıpçakça, Farsça, Yunanca D) Latin, Farsça, Kıpçakça E) Slavca, Arapça, Türkçe
19. Tuna Bulgar Devleti’ni kuran lider kimdir?
A) Kotrak B) Boris C) Asparuh D) İlek E) Batıka
20. 1237’den sonra Kuman-Kıpçaklar hangi güç tarafından dağıtılmıştır?
A) Bizans B) Kiev Rusları C) Altın Orda Moğolları D) Abbâsîler E) Franklar
✅ Cevap Anahtarı
1) C 2) A 3) B 4) C 5) B 6) C 7) C 8) D 9) C 10) A
11) C 12) C 13) B 14) B 15) E 16) C 17) C 18) D 19) C 20) C