Abdurrahman Şeref, Osmanlı İmparatorluğu‘nun son dönemi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında önemli görevler üstlenmiş bir Osmanlı tarihçisi, eğitimci ve siyasetçidir. 1853 yılında İstanbul’da doğan Abdurrahman Şeref, köklü bir aileden gelmektedir. Eğitimine İstanbul’da başlayan Şeref, Mekteb-i Mülkiye’yi bitirerek başarılı bir şekilde mezun olmuştur. Eğitim hayatının ardından farklı devlet kademelerinde görev almış, aynı zamanda eğitim alanında da katkılarda bulunmuştur.
Abdurrahman Şeref, tarihçilik kariyerine Osmanlı tarihine olan derin ilgisi sayesinde başlamıştır. Tarih yazıcılığı ve öğretmenlik yaparak bu alandaki bilgisini ve birikimini gelecek kuşaklara aktarmıştır. Tarihçi kimliği ile tanınmasına karşın, siyaset sahnesinde de önemli roller üstlenmiştir. Osmanlı’nın son dönemlerinde Meclis-i Mebusan üyeliği yapmış, Osmanlı Devleti’nin çöküş sürecinde yaşanan siyasi gelişmelere tanıklık etmiştir.
1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte, Abdurrahman Şeref’in siyasi kariyeri de ivme kazanmıştır. Meşrutiyet’in ilanından sonra çeşitli bakanlıklarda görev almış, 1918’de Osmanlı Devleti’nin son Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) olarak atanmıştır. Bu görevinde, eğitimin modernleşmesi ve yaygınlaştırılması için birçok reform çalışmasını başlatmıştır. Ancak, I. Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti’nin dağılması süreci ile birlikte bakanlık görevi sona ermiştir.
Cumhuriyet’in ilanından sonra da aktif çalışmalarına devam eden Abdurrahman Şeref, 1923 yılında TBMM’de İstanbul milletvekili olarak yer almıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, kültürel mirasın korunması ve tarih bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla çeşitli projelerde yer almıştır. 1924 yılında ise Türkiye’nin ilk tarih kurumu olan “Türk Tarih Encümeni”nin başkanlığına getirilmiştir. Bu görevinde, Türkiye tarihinin sistematik bir şekilde araştırılması ve belgelenmesi için önemli adımlar atmıştır.
Abdurrahman Şeref, tarih ve siyaset alanındaki çalışmaları ile hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde önemli bir figür olarak kabul edilmiştir. 1925 yılında İstanbul’da vefat eden Şeref, geride önemli eserler ve katkılar bırakarak tarih sahnesinden çekilmiştir. Onun en önemli mirası, Osmanlı tarihçiliğine getirdiği yenilikçi yaklaşım ve tarih bilincinin Türk toplumuna kazandırılması için yaptığı çalışmalardır.